Translation meaning & definition of the word "crease" into Turkish language
Türk diline "artır" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Crease
[Kıvrım]/kris/
noun
1. An angular or rounded shape made by folding
- "A fold in the napkin"
- "A crease in his trousers"
- "A plication on her blouse"
- "A flexure of the colon"
- "A bend of his elbow"
- synonym:
- fold ,
- crease ,
- plication ,
- flexure ,
- crimp ,
- bend
1. Katlanarak yapılan köşeli veya yuvarlak şekil
- "Peçetede bir kat"
- "Pantolonunda bir kırışık"
- "Bluzunda bir katlanma"
- "Kolonun bir bükülmesi"
- "Dirseğinin bir kıvrımı"
- eşanlamlı:
- katlamak ,
- kıvrım ,
- katlanma ,
- eğrilik ,
- bükmek
2. A slight depression in the smoothness of a surface
- "His face has many lines"
- "Ironing gets rid of most wrinkles"
- synonym:
- wrinkle ,
- furrow ,
- crease ,
- crinkle ,
- seam ,
- line
2. Bir yüzeyin pürüzsüzlüğünde hafif bir depresyon
- "Yüzünün birçok çizgisi var"
- "Ütü çoğu kırışıklıktan kurtulur"
- eşanlamlı:
- kırışıklık ,
- kırışık ,
- kıvrım ,
- buruşturmak ,
- dikiş ,
- çizgi
3. A malayan dagger with a wavy blade
- synonym:
- kris ,
- creese ,
- crease
3. Dalgalı bıçağı olan bir malaya hançeri
- eşanlamlı:
- kris ,
- creese ,
- kıvrım
verb
1. Make wrinkles or creases on a smooth surface
- Make a pressed, folded or wrinkled line in
- "The dress got wrinkled"
- "Crease the paper like this to make a crane"
- synonym:
- wrinkle ,
- ruckle ,
- crease ,
- crinkle ,
- scrunch ,
- scrunch up ,
- crisp
1. Pürüzsüz bir yüzeyde kırışıklıklar veya kırışıklıklar yapın
- Preslenmiş, katlanmış veya buruşuk bir çizgi yapın
- "Giysi buruştu" dedi"
- "Kran yapmak için kağıdı bu şekilde artırın"
- eşanlamlı:
- kırışıklık ,
- buruşturmak ,
- kıvrım ,
- çatırdatmak ,
- kabartmak ,
- kırışık
2. Make wrinkled or creased
- "Furrow one's brow"
- synonym:
- furrow ,
- wrinkle ,
- crease
2. Buruşuk veya buruşuk olun
- "Kürk bir kaş"
- eşanlamlı:
- kırışık ,
- kırışıklık ,
- kıvrım
3. Scrape gently
- "Graze the skin"
- synonym:
- graze ,
- crease ,
- rake
3. Nazikçe sıyırmak
- "Cildi sıyırmak"
- eşanlamlı:
- otlatmak ,
- kıvrım ,
- taramak
4. Become wrinkled or crumpled or creased
- "This fabric won't wrinkle"
- synonym:
- rumple ,
- crumple ,
- wrinkle ,
- crease ,
- crinkle
4. Buruşuk veya buruşuk veya buruşuk hale gelir
- "Bu kumaş kırışmayacak"
- eşanlamlı:
- buruşturmak ,
- kırışmak ,
- kırışıklık ,
- kıvrım