Examples of using
How much distance have we covered?
Ne kadar mesafe kapladık?
He covered me with a blanket.
Üzerime bir battaniye örttü.
The police covered the body with a sheet.
Polis, cesedi gazeteyle örttü.
She covered me with a blanket.
Üzerime bir battaniye örttü.
Tom and Mary both covered their eyes.
Hem Tom hem de Mary gözlerini kapattı.
I've got it covered.
Onu kaplattım.
He was covered all over with paint.
O tamamen boyayla kaplanmıştı.
Tom is no longer covered by his parents' health insurance.
Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.
Everything here is covered in dust.
Burada her şey tozla kaplı.
The walls are covered with blood.
Duvarlar kanla kaplı.
Tom covered for you while you were in the hospital.
Sen hastanede iken Tom geçici olarak senin yerine baktı.
Tom covered his mouth when he sneezed.
Tom hapşırdığı zaman ağzını örttü.
Tom covered the distance in three hours.
Tom üç saat boyunca mesafeyi korudu.
Tom covered the table with the new tablecloth he'd just bought.
Tom yeni aldığı masa örtüsüyle masayı örttü.
Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber!
Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!
The hill was covered in snow.
Tepe karla kaplanmıştı.
The hill used to be covered in snow.
Tepe karla kaplı olurdu.
His boots and pants were covered with mud.
Onun botu ve pantolonu çamurla kaplıydı.
Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
In winter, the roads are covered with ice.
Kışın, yollar buzla kaplıdır.
