Translation meaning & definition of the word "corner" into Turkish language
Türk diline "köşe" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Corner
[Köşe]noun
1. A place off to the side of an area
- "He tripled to the rightfield corner"
- "The southeastern corner of the mediterranean"
- synonym:
- corner
1. Bir bölgenin kenarına yakın bir yer
- "Sağ köşeye üçe katlandı"
- "Akdeniz'in güneydoğu köşesi"
- eşanlamlı:
- köşe
2. The point where two lines meet or intersect
- "The corners of a rectangle"
- synonym:
- corner
2. İki çizginin buluştuğu veya kesiştiği nokta
- "Bir dikdörtgenin köşeleri"
- eşanlamlı:
- köşe
3. An interior angle formed by two meeting walls
- "A piano was in one corner of the room"
- synonym:
- corner ,
- nook
3. İki toplantı duvarının oluşturduğu bir iç açı
- "Bir piyano odanın bir köşesindeydi"
- eşanlamlı:
- köşe
4. The intersection of two streets
- "Standing on the corner watching all the girls go by"
- synonym:
- corner ,
- street corner ,
- turning point
4. İki sokağın kesiştiği
- "Köşe başında bütün kızların geçtiğini izliyordum"
- eşanlamlı:
- köşe ,
- sokak köşesi ,
- dönüm noktası
5. The point where three areas or surfaces meet or intersect
- "The corners of a cube"
- synonym:
- corner
5. Üç alanın veya yüzeyin buluştuğu veya kesiştiği nokta
- "Bir küpün köşeleri"
- eşanlamlı:
- köşe
6. A small concavity
- synonym:
- recess ,
- recession ,
- niche ,
- corner
6. Küçük bir içbükeylik
- eşanlamlı:
- ara vermek ,
- gerileme ,
- niş ,
- köşe
7. A temporary monopoly on a kind of commercial trade
- "A corner on the silver market"
- synonym:
- corner
7. Bir tür ticari ticarette geçici bir tekel
- "Gümüş piyasasında bir köşe"
- eşanlamlı:
- köşe
8. A predicament from which a skillful or graceful escape is impossible
- "His lying got him into a tight corner"
- synonym:
- corner ,
- box
8. Yetenekli veya zarif bir kaçışın imkansız olduğu bir çıkmaz
- "Yatması onu dar bir köşeye sıkıştırdı"
- eşanlamlı:
- köşe ,
- kutu
9. A projecting part where two sides or edges meet
- "He knocked off the corners"
- synonym:
- corner
9. İki tarafın veya kenarların buluştuğu bir projeksiyon parçası
- "Köşeleri çaldı"
- eşanlamlı:
- köşe
10. A remote area
- "In many corners of the world they still practice slavery"
- synonym:
- corner
10. Uzak bir bölge
- "Dünyanın birçok köşesinde hala kölelik uyguluyorlar"
- eşanlamlı:
- köşe
11. (architecture) solid exterior angle of a building
- Especially one formed by a cornerstone
- synonym:
- corner ,
- quoin
11. (mimarlık) bir binanın katı dış açısı
- Özellikle bir köşe taşı tarafından oluşturulmuş
- eşanlamlı:
- köşe ,
- quoin
verb
1. Gain control over
- "Corner the gold market"
- synonym:
- corner
1. Kontrol altına almak
- "Altın pazarı köşesi"
- eşanlamlı:
- köşe
2. Force a person or an animal into a position from which he cannot escape
- synonym:
- corner ,
- tree
2. Bir insanı veya hayvanı kaçamayacağı bir konuma zorlayın
- eşanlamlı:
- köşe ,
- ağaç
3. Turn a corner
- "The car corners"
- synonym:
- corner
3. Köşeyi dönmek
- "Araba köşeleri"
- eşanlamlı:
- köşe