Translation meaning & definition of the word "cope" into Turkish language

noun

1. Brick that is laid sideways at the top of a wall

synonym:
• header
,
• coping
,
• cope

1. Bir duvarın tepesine yan yatırılmış tuğla

eşanlamlı:
• başlık
,
• başa çıkma
,
• uğraşmak

2. A long cloak

• Worn by a priest or bishop on ceremonial occasions

synonym:
• cope

2. Uzun bir pelerin

• Tören günlerinde bir rahip veya piskopos tarafından giyilir

eşanlamlı:
• uğraşmak

verb

1. Come to terms with

• "We got by on just a gallon of gas"

• "They made do on half a loaf of bread every day"

synonym:
• cope
,
• get by
,
• make out
,
• make do
,
• contend
,
• grapple
,
• deal
,
• manage

1. Anlaşmaya varmak

• "Biz sadece bir galon gazla geçtik"

• "Her gün yarım somun ekmek yaptılar"

eşanlamlı:
• uğraşmak
,
• geçinmek
,
• çıkarmak
,
• yaptırmak
,
• yarışmak
,
• anlaşma
,
• idare etmek

Examples of using

Tom didn't know how to cope with the problem.

Tom sorunla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu.

Tom can't cope very well with these kinds of situations.

Tom bu tür durumlarla çok iyi başa çıkamaz.

Tom probably won't be able to cope with the problem by himself.

Tom muhtemelen tek başına sorunla başa çıkamayacak.

How does Tom plan to cope with the problem?

Tom sorunla nasıl başa çıkmayı planlıyor?

He can't cope with difficult situations.

Zor durumlarla başa çıkamıyor.

She could not cope with anxiety.

Anksiyete ile baş edemedi.

She is unable to cope with stress.

O, gerilimle başa çıkamıyor.

She will cope with all the work.

O bütün işle başa çıkacak.

They could not cope with those difficulties.

O zorluklarla baş edemediler.

He will cope well with difficulties.

O zorluklarla iyi başa çıkar.

He can cope with the problems.

O, sorunlarla başa çıkabilir.

No one can cope with him.

Kimse onunla baş edemez.

I may not be able to cope with those problems.

Bu sorunlarla başa çıkamayabilirim.

The company couldn't cope with sudden changes.

Şirket ani değişiklerle başa çıkamadı.