Translation meaning & definition of the word "convince" into Turkish language

verb

1. Make (someone) agree, understand, or realize the truth or validity of something

• "He had finally convinced several customers of the advantages of his product"

synonym:
• convert
,
• win over
,
• convince

1. Bir şeyin doğruluğunu veya geçerliliğini kabul etmek (birini) kabul etmek, anlamak veya gerçekleştirmek

• "Sonunda birkaç müşteriyi ürününün avantajları konusunda ikna etmişti"

eşanlamlı:
• dönüştürmek
,
• yenmek
,
• ikna etmek

Examples of using

You must convince Tom to stop smoking.

Sigarayı bırakması için Tom'u ikna etmelisin.

You have absolutely no idea how hard it was to convince Tom to help us.

Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmenin ne kadar zor olduğu hususunda kesinlikle fikrin yok.

Tom tried to convince Mary that he'd changed.

Tom değiştiği konusunda Mary'yi ikna etmeye çalıştı.

Tom tried to convince Mary help him.

Tom Mary'yi ona yardım etmesi için ikna etmeye çalıştı.

Tom tried in vain to convince Mary to go to art school.

Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.

Tom won't be that easy to convince.

Tom'u ikna etmek o kadar kolay olmayacak.

Tom won't be that hard to convince.

Tom'u ikna etmek o kadar zor olmayacak.

Tom tried to convince Mary that it was time to leave.

Tom gitme zamanı olduğuna dair Mary'yi ikna etmeye çalıştı.

Tom tried to convince Mary that he was right.

Tom haklı olduğu konusunda Mary'yi ikna etmeye çalıştı.

Tom couldn't convince Mary.

Tom Mary'yi ikna edemedi.

I might be able to convince Tom to do that.

Tom'u onu yapması için ikna edebilirim.

I had to try to convince Tom.

Tom'u ikna etmeye çalışmam gerekti.

I guess I'm wasting my time trying to convince Tom to help us.

Sanırım Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışarak boşa zaman harcıyorum.

I decided to stop trying to convince Tom to do anything.

Tom'u bir şey yapmasını ikna etmeye çabalamayı durdurmaya karar verdim.

We'll convince them.

Onları ikna edeceğiz.

We'll convince Tom.

Tom'u ikna edeceğiz.

I can't convince Tom.

Tom'u ikna edemem.

It's no use trying to convince Tom.

Tom'u ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

It wasn't easy to convince her.

Onu ikna etmek kolay olmadı.

How did you convince them?

Onları nasıl ikna ettin?