Translation meaning & definition of the word "contest" into Turkish language

noun

1. An occasion on which a winner is selected from among two or more contestants

synonym:
• contest
,
• competition

1. Bir kazananın iki veya daha fazla yarışmacı arasından seçildiği bir fırsat

eşanlamlı:
• yarışma

2. A struggle between rivals

synonym:
• contest

2. Rakipler arasında bir mücadele

eşanlamlı:
• yarışma

verb

1. To make the subject of dispute, contention, or litigation

• "They contested the outcome of the race"

synonym:
• contest
,
• contend
,
• repugn

1. Anlaşmazlık, çekişme veya dava konusu yapmak

• "Yarış sonucuna itiraz ettiler"

eşanlamlı:
• yarışma
,
• yarışmak
,
• iğrenç

Examples of using

This contest is fixed.

Bu yarışma hileli.

This contest is fixed.

Bu yarışma önceden ayarlanmış.

She plans to take part in the beauty contest.

Güzellik yarışmasına katılmayı planlıyor.

Three people judged the art contest.

Üç kişi sanat yarışmasını değerlendirdi.

Tom was a judge in an art contest.

Tom bir sanat yarışmasında bir hakemdi.

Did you enter the singing contest?

Şarkı söyleme yarışmasına girdin mi?

As was expected, they lost the contest.

Beklenildiği gibi, onlar yarışmayı kaybettiler.

She participated in the beauty contest.

Güzellik yarışmasına katıldı.

She took part in the contest.

O, yarışmaya katıldı.

She won the contest.

O yarışmayı kazandı.

She won first prize in the speech contest.

Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.

He was disqualified from taking part in the contest.

O, yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.

He wants to participate in the contest.

O, yarışmaya katılmak istiyor.

My sister, a university student, won first prize in the speech contest.

Kız kardeşim, bir üniversite öğrencisi, konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

Many students took part in the contest.

Çok sayıda öğrenci yarışmaya katıldı.

He got the first prize in the contest.

Yarışmada birincilik ödülü aldı.

He won first prize at the spelling contest.

O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

I'm sure that he will take part in the contest.

Onun yarışmaya katılacağından eminim.

It was natural that he should win the contest.

Onun yarışmayı kazanması gerektiği doğaldı.

I took part in the contest.

Ben yarışmaya katıldım.