Translation meaning & definition of the word "confine" into Turkish language
Türk diline "confine" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Confine
[Sınırlamak]/kənfaɪn/
verb
1. Place limits on (extent or access)
- "Restrict the use of this parking lot"
- "Limit the time you can spend with your friends"
- synonym:
- restrict ,
- restrain ,
- trammel ,
- limit ,
- bound ,
- confine ,
- throttle
1. Sınırları (kapsamlı veya erişim) yerleştirin
- "Bu otoparkın kullanımını kısıtlayın"
- "Arkadaşlarınızla geçirebileceğiniz zamanı sınırlayın"
- eşanlamlı:
- sınırlamak ,
- engellemek ,
- mânia ,
- limit ,
- bağlı ,
- boğmak
2. Restrict or confine, "i limit you to two visits to the pub a day"
- synonym:
- limit ,
- circumscribe ,
- confine
2. Kısıtlayın veya sınırlandırın, "sizi günde iki pub ziyaretiyle sınırlandırıyorum"
- eşanlamlı:
- limit ,
- çemberlemek ,
- sınırlamak
3. Prevent from leaving or from being removed
- synonym:
- confine
3. Ayrılmayı veya kaldırılmayı önleyin
- eşanlamlı:
- sınırlamak
4. Close in
- Darkness enclosed him"
- synonym:
- enclose ,
- hold in ,
- confine
4. Kısalmak
- Karanlık onu kapladı"
- eşanlamlı:
- kapsamak ,
- tutmak ,
- sınırlamak
5. Deprive of freedom
- Take into confinement
- synonym:
- confine ,
- detain
5. Özgürlükten mahrum bırakma
- Hapse atmak
- eşanlamlı:
- sınırlamak ,
- gözaltına almak
6. To close within bounds, limit or hold back from movement
- "This holds the local until the express passengers change trains"
- "About a dozen animals were held inside the stockade"
- "The illegal immigrants were held at a detention center"
- "The terrorists held the journalists for ransom"
- synonym:
- restrain ,
- confine ,
- hold
6. Sınırlar içinde kapatmak, hareketi sınırlamak veya geri tutmak
- "Bu, ekspres yolcular tren değiştirene kadar yerel tutar"
- "Harhangi bir düzine hayvan stokta tutuldu"
- "Yasadışı göçmenler bir gözaltı merkezinde tutuldu"
- "Teröristler gazetecileri fidye için tuttular"
- eşanlamlı:
- engellemek ,
- sınırlamak ,
- tutma