Translation meaning & definition of the word "conciliatory" into Turkish language
Türk diline "kutsal" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Conciliatory
[Uzlaştırıcı]/kənsɪliətɔri/
adjective
1. Making or willing to make concessions
- "Loneliness tore through him...whenever he thought of...even the compromising louis du tillet"
- synonym:
- compromising ,
- conciliatory ,
- flexible
1. Taviz vermek ya da vermek
- "Yalnızlık onun içinden geçti...ne zaman düşündüyse...uzlaşıcı louis du tillet bile"
- eşanlamlı:
- uzlaşma ,
- uzlaştırıcı ,
- esnek
2. Intended to placate
- "Spoke in a conciliating tone"
- "A conciliatory visit"
- synonym:
- conciliatory ,
- conciliative
2. Yatıştırmak amaçlanmış
- "Uzlaştırıcı bir tonda konuş"
- "Uzlaşmacı bir ziyaret"
- eşanlamlı:
- uzlaştırıcı