Examples of using
Tom and Mary have a very complicated relationship.
Tom ve Mary'nin çok karmaşık bir ilişkileri var.
Things got incredibly complicated.
İşler inanılmaz derecede karıştı.
Things got very complicated.
İşler çok karıştı.
My language is very complicated.
Dilim çok karmaşık.
I thought it might be complicated.
Onun karmaşık olabileceğini düşündüm.
It could get complicated.
Çapraşık olabilirdi.
Everybody's life is complicated.
Herkesin hayatı muğlak.
It's too complicated.
Bu çok karmaşık.
It's so complicated.
Çok karmaşık.
It's not complicated.
Karmaşık değil.
In reality, the explanation is a bit more complicated than this, but you get the gist.
Açıklama gerçekte bundan biraz daha karmaşık, ama sen özü anladın.
It's more complicated than that.
O, şundan daha karmaşıktır.
Grammar is very complicated.
Dilbilgisi çok karmaşık.
The factory uses many complicated machines.
Fabrika birçok karmaşık makineleri kullanır.
The social problems of the day tend to be more and more complicated.
Günün sosyal sorunları gittikçe daha karmaşık olma eğilimindedir.
Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
I have a complicated matter I want to discuss with you.
Seninle görüşmek istediğim karışık bir sorunum var.
Your refusal to help complicated matters.
Yardım etmeyi reddetmen işleri karıştırdı.
Your refusal to help complicated matters.
Yardımı reddetmen olayları karıştırdı.
The brain is just a complicated machine.
Beyin sadece karmaşık bir makinedir.