Translation meaning & definition of the word "complex" into Turkish language

noun

1. A conceptual whole made up of complicated and related parts

• "The complex of shopping malls, houses, and roads created a new town"

synonym:
• complex
,
• composite

1. Karmaşık ve ilgili bölümlerden oluşan kavramsal bir bütün

• "Alışveriş merkezleri, evler ve yolların kompleksi yeni bir kasaba yarattı"

eşanlamlı:
• kompleks
,
• kompozit

2. A compound described in terms of the central atom to which other atoms are bound or coordinated

synonym:
• complex
,
• coordination compound

2. Diğer atomların bağlı olduğu veya koordine edildiği merkezi atom açısından tanımlanan bir bileşik

eşanlamlı:
• kompleks
,
• koordinasyon bileşiği

3. (psychoanalysis) a combination of emotions and impulses that have been rejected from awareness but still influence a person's behavior

synonym:
• complex

3. (psikanaliz) farkındalıktan reddedilen ancak yine de bir kişinin davranışını etkileyen duygu ve dürtülerin bir kombinasyonu

eşanlamlı:
• kompleks

4. A whole structure (as a building) made up of interconnected or related structures

synonym:
• building complex
,
• complex

4. Birbirine bağlı veya ilgili yapılardan oluşan bütün bir yapı (bir bina olarak)

eşanlamlı:
• yapı kompleksi
,
• kompleks

adjective

1. Complicated in structure

• Consisting of interconnected parts

• "A complex set of variations based on a simple folk melody"

• "A complex mass of diverse laws and customs"

synonym:
• complex

1. Yapısı karmaşık

• Birbirine bağlı parçalardan oluşur

• "Basit bir halk melodisine dayanan karmaşık bir varyasyon seti"

• "Çeşitli yasa ve geleneklerin karmaşık bir kitlesi"

eşanlamlı:
• kompleks

Examples of using

That's too complex.

Bu çok karmaşık.

You're complex.

Sen karışıksın.

Tom is complex.

Tom karmaşıktır.

Eva climbed the stairs to Romer's office, trying to analyse the complex smell in the stairwell - a cross between mushrooms and soot, ancient stour and mildew, she decided.

Eva, Romer'in ofisine çıkan merdivenlere tırmandı, merdiven boşluğundaki karmaşık kokuyu analiz etmeye çalıştı - mantar ve kurum, eski birikmiş toz ve küf arasında bir karışım olduğuna karar verdi.

Tom has an inferiority complex.

Tom bir aşağılık kompleksine sahip.

The savage life is so simple, and our societies are such complex machinery!

Vahşi hayat çok basit ve toplumlarımız çok karmaşık makine!

All of his friends were body pillows, and all of hers were dolls; so they bonded over their fondness for animating the inanimate. However, because they were not inanimate objects but people with complex emotions, their relationship was sometimes strained.

Onun arkadaşlarının hepsi vücut yastığıydılar,ve onunkilerinin hepsi oyuncak bebektiler;böylece bir ölüyü canlandırmaya olan düşkünlüklerine yapıştılar.Fakat onların cansız nesne olmamalarından fakat kompleks duyguları olan insanlardan dolayı onların ilişkileri bazen gergindi.

Trade between two countries can be complex.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

Chemistry can be very complex.

Kimya çok karmaşık olabilir.

A computer's electronics are very complex.

Bir bilgisayar elektroniği çok karmaşıktır.

How complex is it?

Ne kadar karmaşık?

Grammar is a very complex thing.

Gramer çok karmaşık bir şey.

Do you know anything about complex carbohydrates?

Kompleks karbonhidratlar hakkında bir şey biliyor musun?

Man is a complex organism.

İnsan karmaşık bir organizmadır.

Sports cured him of his inferiority complex.

Spor onun aşağılık kompleksini tedavi etti.

He has an inferiority complex.

Onun bir aşağılık kompleksi var.

That is a very complex machine.

O, çok karmaşık bir makinedir.

This story is too complex for children.

Bu hikaye çocuklar için çok karmaşık.

A computer is a complex machine.

Bir bilgisayar karmaşık bir makinedir.

But as civilizations grew more complex, better methods of communication were needed.

Fakat medeniyetler daha karmaşık hale gelirken, daha iyi iletişim metotları gerekliydi.