Translation meaning & definition of the word "coffee" into Turkish language

noun

1. A beverage consisting of an infusion of ground coffee beans

• "He ordered a cup of coffee"

synonym:
• coffee
,
• java

1. Öğütülmüş kahve çekirdeklerinden oluşan bir içecek

• "Bir fincan kahve sipariş etti"

eşanlamlı:
• kahve
,
• java

2. Any of several small trees and shrubs native to the tropical old world yielding coffee beans

synonym:
• coffee
,
• coffee tree

2. Kahve çekirdeği veren tropikal eski dünya'ya özgü birkaç küçük ağaç ve çalıdan herhangi biri

eşanlamlı:
• kahve
,
• kahve ağacı

3. A seed of the coffee tree

• Ground to make coffee

synonym:
• coffee bean
,
• coffee berry
,
• coffee

3. Kahve ağacının bir tohumu

• Kahve yapmak için zemin

eşanlamlı:
• kahve çekirdeği
,
• kahve meyvesi
,
• kahve

4. A medium brown to dark-brown color

synonym:
• chocolate
,
• coffee
,
• deep brown
,
• umber
,
• burnt umber

4. Orta kahverengi ila koyu kahverengi bir renk

eşanlamlı:
• çikolata
,
• kahve
,
• derin kahverengi
,
• ombracı
,
• yanmış oduncu

Examples of using

Tom poured himself a cup of coffee.

Tom kendisine bir fincan kahve koydu.

Tom poured a cup of coffee and offered it to Mary.

Tom bir fincan kahve doldurdu ve onu Mary'ye sundu.

Tom picked up the pot of coffee and refilled his and Mary's cups.

Tom kahve demliğini aldı ve kendisinin ve Mary'nin kupalarını yeniden doldurdu.

Tom picked up the coffee pot and poured himself a cup.

Tom kahve cezvesini aldı ve kendisine bir fincan koydu.

Tom finished his coffee and left for work.

Tom kahvesini bitirdi ve iş için gitti.

Tom filled his stainless steel coffee mug with coffee.

Tom paslanmaz çelik kahve kupasını kahveyle doldurdu.

Tom drank out of his coffee mug and read the newspaper.

Tom kahve kupasından içti ve gazete okudu.

Tom bought himself a cup of coffee.

Tom kendine bir fincan kahve aldı.

Tom asked for a cup of coffee.

Tom bir fincan kahve istedi.

Tom and Mary both drink too much coffee.

Tom ve Mary her ikisi de çok fazla kahve içerler.

Tom and I had a cup of coffee together this morning.

Tom ve ben bu sabah birlikte birer fincan kahve içtik.

You're the only one here who drinks coffee without sugar.

Burada şekersiz kahve içen tek kişisin.

Were you the one who made the coffee this morning?

Bu sabah kahve yapan sen miydin?

The flight attendant apologized for spilling hot coffee on Tom.

Uçuş görevlisi Tom'un üzerine sıcak kahve döktüğü için özür diledi.

The flight attendant accidentally spilled some hot coffee on Tom.

Uçuş görevlisi kazara Tom'un üstüne biraz sıcak kahve döktü.

Thanks for the cup of coffee.

Bir fincan kahve için teşekkürler.

Do you know whether or not Tom likes cream in his coffee?

Tom'un kahvesinde krema sevip sevmediğini biliyor musun?

Did you make coffee this morning?

Bu sabah kahve yaptın mı?

Tom took another sip of coffee.

Tom kahvesinden bir yudum daha aldı.

Could you get Tom some coffee, please?

Tom'a biraz kahve getirir misin, lütfen?