Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
Hava daha da ısındığı için Tom başka bir giysi tabakasını soydu.
I sell clothing online.
İnternetten kıyafet satıyorum.
I sell clothing online.
İnternetten kıyafet satıyorum.
Lee was dressed in his finest clothing.
Lee en güzel kıyafetlerini giymişti.
They took food and clothing.
Yiyecek ve giyecek aldılar.
I made this clothing myself.
Bu giysiyi kendim yaptım.
Jeans are a popular clothing export.
Kot pantolon popüler bir giyim ihracatıdır.
Everyone has the right to a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care and necessary social services, and the right to security in the event of unemployment, sickness, disability, widowhood, old age or other lack of livelihood in circumstances beyond his control.
Herkes, yiyecek, giyecek, barınma, tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetler de dahil olmak üzere kendisinin ve ailesinin sağlığı ve refahı için yeterli bir yaşam standardına ve işsizlik, hastalık durumunda güvenlik hakkına sahiptir, engellilik, dulluk, yaşlılık veya kontrolü dışındaki durumlarda diğer geçim sıkıntısı.
Tom's efforts to open a clothing store went up in smoke.
Tom'un bir giyim mağazası açma çabaları dumana boğuldu.
She provided the traveler with food and clothing.
Yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
Goods at the food and clothing stalls were very cheap.
Yiyecek ve giyim tezgahlarındaki mallar çok ucuzdu.