Translation meaning & definition of the word "cheer" into Turkish language
Türk diline "tezahürat" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Cheer
[Neşelendirmek]/ʧɪr/
noun
1. A cry or shout of approval
- synonym:
- cheer
1. Bir çığlık ya da onay çığlığı
- eşanlamlı:
- neşelendirmek
2. The quality of being cheerful and dispelling gloom
- "Flowers added a note of cheerfulness to the drab room"
- synonym:
- cheerfulness ,
- cheer ,
- sunniness ,
- sunshine
2. Neşeli olmanın ve kasvetli olmanın kalitesi
- "Çiçekler sıkıcı odaya neşe notu ekledi"
- eşanlamlı:
- neşelilik ,
- neşelendirmek ,
- bataklık ,
- güneş
verb
1. Give encouragement to
- synonym:
- cheer ,
- hearten ,
- recreate ,
- embolden
1. Cesaretlendirmek
- eşanlamlı:
- neşelendirmek ,
- yüreklendirmek ,
- yeniden oluştur
2. Show approval or good wishes by shouting
- "Everybody cheered the birthday boy"
- synonym:
- cheer
2. Onay veya iyi dileklerinizi bağırarak gösterin
- "Herkes doğum günü çocuğunu alkışladı"
- eşanlamlı:
- neşelendirmek
3. Cause (somebody) to feel happier or more cheerful
- "She tried to cheer up the disappointed child when he failed to win the spelling bee"
- synonym:
- cheer ,
- cheer up ,
- jolly along ,
- jolly up
3. Daha mutlu veya daha neşeli hissetmek için (birileri)
- "Heyecan arısını kazanamayınca hayal kırıklığına uğramış çocuğu neşelendirmeye çalıştı"
- eşanlamlı:
- neşelendirmek ,
- neşeli
4. Become cheerful
- synonym:
- cheer ,
- cheer up ,
- chirk up
4. Neşeli olmak
- eşanlamlı:
- neşelendirmek ,
- tıkamak
5. Spur on or encourage especially by cheers and shouts
- "The crowd cheered the demonstrating strikers"
- synonym:
- cheer ,
- root on ,
- inspire ,
- urge ,
- barrack ,
- urge on ,
- exhort ,
- pep up
5. Özellikle tezahürat ve bağırışlarla teşvik edin veya teşvik edin
- "Kalabalık gösterici grevcileri neşelendirdi"
- eşanlamlı:
- neşelendirmek ,
- kaynaklanmak ,
- ilham etmek ,
- zorlamak ,
- baraka ,
- teşvik etmek ,
- canlandırmak
Examples of using
I know what'll cheer you up.
Seni neyin neşelendirdiğini biliyorum.
Tom tried to cheer Mary up.
Tom Mary'yi neşelendirmeye çalıştı.
I tried to cheer him up.
Ona moral vermeye çalıştım.