Translation meaning & definition of the word "chain" into Turkish language
Türk diline "zincir" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Chain
[Zincir]noun
1. A series of things depending on each other as if linked together
- "The chain of command"
- "A complicated concatenation of circumstances"
- synonym:
- chain ,
- concatenation
1. Sanki birbirine bağlıymış gibi birbirine bağlı bir dizi şey
- "Komuta zinciri"
- "Koşulların karmaşık bir birleşimi"
- eşanlamlı:
- zincir ,
- birleşme
2. (chemistry) a series of linked atoms (generally in an organic molecule)
- synonym:
- chain ,
- chemical chain
2. (kimya) bir dizi bağlı atom (genellikle organik bir molekülde)
- eşanlamlı:
- zincir ,
- kimyasal zincir
3. A series of (usually metal) rings or links fitted into one another to make a flexible ligament
- synonym:
- chain
3. Esnek bir bağ yapmak için bir dizi (genellikle metal) halka veya birbirine takılan bağlantılar
- eşanlamlı:
- zincir
4. (business) a number of similar establishments (stores or restaurants or banks or hotels or theaters) under one ownership
- synonym:
- chain
4. (iş) bir mülkiyet altında bir dizi benzer kuruluş (mağazalar veya restoranlar veya bankalar veya oteller veya tiyatrolar)
- eşanlamlı:
- zincir
5. Anything that acts as a restraint
- synonym:
- chain
5. Kısıtlama görevi gören her şey
- eşanlamlı:
- zincir
6. A unit of length
- synonym:
- chain
6. Bir uzunluk birimi
- eşanlamlı:
- zincir
7. British biochemist (born in germany) who isolated and purified penicillin, which had been discovered in 1928 by sir alexander fleming (1906-1979)
- synonym:
- Chain ,
- Ernst Boris Chain ,
- Sir Ernst Boris Chain
7. 1928'de sir alexander fleming (1906-1979) tarafından keşfedilen penisilini izole eden ve saflaştıran i̇ngiliz biyokimyacı (almanya'da doğdu)
- eşanlamlı:
- Zincir ,
- Ernst Boris Zinciri ,
- Sir Ernst Boris Zinciri
8. A series of hills or mountains
- "The valley was between two ranges of hills"
- "The plains lay just beyond the mountain range"
- synonym:
- range ,
- mountain range ,
- range of mountains ,
- chain ,
- mountain chain ,
- chain of mountains
8. Bir dizi tepe veya dağ
- "Vadi, iki tepe aralığı arasındaydı"
- "Düzlükler dağ silsilesinin hemen ötesine uzanıyordu"
- eşanlamlı:
- menzil ,
- dağ silsilesi ,
- zincir
9. A linked or connected series of objects
- "A chain of daisies"
- synonym:
- chain
9. Bağlantılı veya bağlantılı bir nesne serisi
- "Bir papatyalar zinciri"
- eşanlamlı:
- zincir
10. A necklace made by a stringing objects together
- "A string of beads"
- "A strand of pearls"
- synonym:
- chain ,
- string ,
- strand
10. Bir araya gelen yaylı nesneler tarafından yapılmış bir kolye
- "Bir boncuk dizisi"
- "Bir inci teli"
- eşanlamlı:
- zincir ,
- kordon ,
- sahil
verb
1. Connect or arrange into a chain by linking
- synonym:
- chain
1. Bağlayarak bir zincire bağlayın veya düzenleyin
- eşanlamlı:
- zincir
2. Fasten or secure with chains
- "Chain the chairs together"
- synonym:
- chain
2. Zincirlerle sabitleyin veya sabitleyin
- "Burada sandalyeleri birlikte zincirleyin"
- eşanlamlı:
- zincir