Translation meaning & definition of the word "cautious" into Turkish language
Türk diline "temiz" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Cautious
[Dikkatli]/kɔʃəs/
noun
1. People who are fearful and cautious
- "Whitewater rafting is not for the timid"
- synonym:
- timid ,
- cautious
1. Korkulu ve temkinli insanlar
- "Whitewater rafting ürkek için değil"
- eşanlamlı:
- utangaç ,
- tedbirli
adjective
1. Showing careful forethought
- "Reserved and cautious
- Never making swift decisions"
- "A cautious driver"
- synonym:
- cautious
1. Dikkatli bir düşünce göstermek
- "Ayrılmış ve ihtiyatlı
- Asla hızlı kararlar almayın"
- "Dikkatli bir sürücü"
- eşanlamlı:
- tedbirli
2. Avoiding excess
- "A conservative estimate"
- synonym:
- cautious ,
- conservative
2. Fazlalıktan kaçınmak
- "Muhafazakar bir tahmin"
- eşanlamlı:
- tedbirli ,
- muhafazakâr
Examples of using
You must be cautious.
Dikkatli olmalısın.
We must be cautious.
Dikkatli olmalıyız.
Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.