Translation meaning & definition of the word "callous" into Turkish language
Türk diline "çağrı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Callous
[Nasırlı]/kæləs/
verb
1. Make insensitive or callous
- Deaden feelings or morals
- synonym:
- callous ,
- cauterize ,
- cauterise
1. Duyarsız veya duyarsız olun
- Duyguları veya ahlakı yok etmek
- eşanlamlı:
- nasırlı ,
- dağlamak
adjective
1. Emotionally hardened
- "A callous indifference to suffering"
- "Cold-blooded and indurate to public opinion"
- synonym:
- callous ,
- indurate ,
- pachydermatous
1. Duygusal olarak katılaşmış
- "Acı çekmeye karşı duyarsız bir kayıtsızlık"
- "Soğukkanlı ve kamuoyuna düşkün"
- eşanlamlı:
- nasırlı ,
- hissizleşmek ,
- kalın kabuklu
2. Having calluses
- Having skin made tough and thick through wear
- "Calloused skin"
- "With a workman's callous hands"
- synonym:
- calloused ,
- callous ,
- thickened
2. Nasır sahibi olmak
- Cildin aşınma yoluyla sert ve kalın hale getirilmesi
- "Sakallı cilt"
- "Bir işçinin duygusuz elleriyle"
- eşanlamlı:
- duygusuz ,
- nasırlı ,
- kalınlaşmış
Examples of using
You're callous.
Sen duygusuzsun.
Tom is callous.
Tom duygusuzdur.