Translation meaning & definition of the word "busy" into Turkish language
Türk diline "meşgul" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Busy
[Meşgul]/bɪzi/
verb
1. Keep busy with
- "She busies herself with her butterfly collection"
- synonym:
- busy ,
- occupy
1. Ile meşgul olmak
- "Kelebek koleksiyonuyla meşgul"
- eşanlamlı:
- meşgul ,
- işgal etmek
adjective
1. Actively or fully engaged or occupied
- "Busy with her work"
- "A busy man"
- "Too busy to eat lunch"
- synonym:
- busy
1. Aktif veya tamamen meşgul veya meşgul
- "İşiyle meşgul ol"
- "Meşgul bir adam"
- "Öğle yemeği yemek için çok meşgul"
- eşanlamlı:
- meşgul
2. Overcrowded or cluttered with detail
- "A busy painting"
- "A fussy design"
- synonym:
- busy ,
- fussy
2. Aşırı kalabalık veya detaylarla karışık
- "Bir meşgul resim"
- "Acele bir tasarım"
- eşanlamlı:
- meşgul ,
- titiz
3. Intrusive in a meddling or offensive manner
- "An interfering old woman"
- "Bustling about self-importantly making an officious nuisance of himself"
- "Busy about other people's business"
- synonym:
- interfering ,
- meddlesome ,
- meddling ,
- officious ,
- busy ,
- busybodied
3. Müdahaleci veya rahatsız edici bir şekilde
- "Karşılıklı yaşlı bir kadın"
- "Kendinden önemli ölçüde kendini rahatsız etme konusunda uğraşmak"
- "Başka insanların işleriyle meşgul"
- eşanlamlı:
- karışan ,
- müdahaleci ,
- karışma ,
- işgüzar ,
- meşgul
4. Crowded with or characterized by much activity
- "A very busy week"
- "A busy life"
- "A busy street"
- "A busy seaport"
- synonym:
- busy
4. Çok fazla aktivite ile kalabalık veya karakterize edilir
- "Çok yoğun bir hafta"
- "İşli bir hayat"
- "Işlek bir sokak"
- "Şiddetli bir liman"
- eşanlamlı:
- meşgul
5. (of facilities such as telephones or lavatories) unavailable for use by anyone else or indicating unavailability
- (`engaged' is a british term for a busy telephone line)
- "Her line is busy"
- "Receptionists' telephones are always engaged"
- "The lavatory is in use"
- "Kept getting a busy signal"
- synonym:
- busy ,
- engaged ,
- in use(p)
5. (telefon veya lavabo gibi tesisler) başkası tarafından kullanılamaz veya kullanılamayacağını gösterir
- (`mengaged' yoğun bir telefon hattı için bir i̇ngiliz terimidir)
- "Hattı meşgul"
- "Resepsiyonistlerin telefonları her zaman meşguldür"
- "Tuvaffak kullanılmaktadır"
- "Şiddetli bir sinyal almaya devam ettim"
- eşanlamlı:
- meşgul ,
- nişanlı ,
- kullanımda(p)
Examples of using
Tom is still busy.
Tom hâlâ meşgul.
Tom is obviously very busy.
Tom açıkçası çok meşgul.
You seem more busy than usual.
Her zamankinden daha meşgul görünüyorsun.