Translation meaning & definition of the word "bum" into Turkish language
Türk diline "bum" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Bum
[Kıç]/bəm/
noun
1. A person who is deemed to be despicable or contemptible
- "Only a rotter would do that"
- "Kill the rat"
- "Throw the bum out"
- "You cowardly little pukes!"
- "The british call a contemptible person a `git'"
- synonym:
- rotter ,
- dirty dog ,
- rat ,
- skunk ,
- stinker ,
- stinkpot ,
- bum ,
- puke ,
- crumb ,
- lowlife ,
- scum bag ,
- so-and-so ,
- git
1. Aşağılık veya aşağılık olduğu düşünülen bir kişi
- "Sadece bir çürük bunu yapar"
- "Fare öldür" dediler"
- "Serseri dışarı at"
- "Seni korkak küçük kusmuklar!"
- "İngilizler aşağılayıcı bir kişiye `magit' derler'"
- eşanlamlı:
- it herif ,
- pis köpek ,
- sıçan ,
- kokarca ,
- gıcık ,
- kokuşmuşluk ,
- kıç ,
- kusmak ,
- kırıntı ,
- alçak hayat ,
- pislik torbası ,
- öyle ya ,
- git
2. A disreputable vagrant
- "A homeless tramp"
- "He tried to help the really down-and-out bums"
- synonym:
- tramp ,
- hobo ,
- bum
2. İtibarsız bir serseri
- "Evsiz bir serseri"
- "Gerçekten aşağı-dışarı serserilere yardım etmeye çalıştı"
- eşanlamlı:
- sürtmek ,
- serseri ,
- kıç
3. Person who does no work
- "A lazy bum"
- synonym:
- idler ,
- loafer ,
- do-nothing ,
- layabout ,
- bum
3. İş yapmayan insan
- "Tembel bir serseri"
- eşanlamlı:
- aylak ,
- mokasen ,
- hiçbir şey yapma ,
- kıç
4. The fleshy part of the human body that you sit on
- "He deserves a good kick in the butt"
- "Are you going to sit on your fanny and do nothing?"
- synonym:
- buttocks ,
- nates ,
- arse ,
- butt ,
- backside ,
- bum ,
- buns ,
- can ,
- fundament ,
- hindquarters ,
- hind end ,
- keister ,
- posterior ,
- prat ,
- rear ,
- rear end ,
- rump ,
- stern ,
- seat ,
- tail ,
- tail end ,
- tooshie ,
- tush ,
- bottom ,
- behind ,
- derriere ,
- fanny ,
- ass
4. İnsan vücudunun üzerinde oturduğunuz etli kısmı
- "Kıçında iyi bir tekmeyi hak ediyor"
- "Fannenin üzerine oturup hiçbir şey yapmayacak mısın?"
- eşanlamlı:
- kalça ,
- kabaetler ,
- göt ,
- kıç ,
- arka taraf ,
- çörek ,
- edebilmek ,
- temel ,
- butlar ,
- arka uç ,
- keister ,
- arka ,
- gevezelik etmek ,
- sert ,
- koltuk ,
- kuyruk ,
- toshie ,
- fışkırmak ,
- alttaki ,
- geride ,
- derrier
verb
1. Ask for and get free
- Be a parasite
- synonym:
- mooch ,
- bum ,
- cadge ,
- grub ,
- sponge
1. Isteyin ve özgür olun
- Parazit olmak
- eşanlamlı:
- aşırmak ,
- kıç ,
- dilenmek ,
- tırtıl ,
- sünger
2. Be lazy or idle
- "Her son is just bumming around all day"
- synonym:
- bum ,
- bum around ,
- bum about ,
- arse around ,
- arse about ,
- fuck off ,
- loaf ,
- frig around ,
- waste one's time ,
- lounge around ,
- loll ,
- loll around ,
- lounge about
2. Tembel ya da boşta olmak
- "Oğlun bütün gün ortalıkta dolaşıyor"
- eşanlamlı:
- kıç ,
- aylak aylak dolaşmak ,
- göt gezdirmek ,
- siktir git ,
- somun ,
- birinin zamanını boşa harcamak ,
- uzanmak ,
- hakkında bilgi vermek
adjective
1. Of very poor quality
- Flimsy
- synonym:
- bum ,
- cheap ,
- cheesy ,
- chintzy ,
- crummy ,
- punk ,
- sleazy ,
- tinny
1. Çok düşük kalitede
- Çürük
- eşanlamlı:
- kıç ,
- ucuz ,
- peynirli ,
- kreton ,
- köhne ,
- punk ,
- çürük ,
- tenekeci
Examples of using
Tom is a beach bum.
Tom bir plaj serserisi.
I'm a good-for-nothing bum.
Ben beş para etmez bir serseriyim.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.