Translation meaning & definition of the word "bullet" into Turkish language

noun

1. A projectile that is fired from a gun

synonym:
• bullet
,
• slug

1. Silahtan ateşlenen bir mermi

eşanlamlı:
• kurşun
,
• sümüklüböcek

2. A high-speed passenger train

synonym:
• bullet train
,
• bullet

2. Yüksek hızlı yolcu treni

eşanlamlı:
• hızlı tren
,
• kurşun

3. (baseball) a pitch thrown with maximum velocity

• "He swung late on the fastball"

• "He showed batters nothing but smoke"

synonym:
• fastball
,
• heater
,
• smoke
,
• hummer
,
• bullet

3. (beyzbol) maksimum hız ile atılan bir atış

• "Fastball'da geç sallandı"

• "Tavacılara dumandan başka bir şey göstermedi"

eşanlamlı:
• fastball
,
• ısıtıcı
,
• duman
,
• hummer
,
• kurşun

Examples of using

We've dodged another bullet.

Bir mermiyi daha atlattık.

We dodged a bullet.

Ucuz atlattık.

In the end, Tom had to bite the bullet and take responsibility for his actions.

Sonunda Tom kabullenmek zorunda kaldı ve yaptığı eylemlerin sorumluluğunu almak zorunda kaldı.

Tom had to bite the bullet.

Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.

Tom was wearing a bulletproof vest, so the bullet didn't kill him.

Tom kurşungeçirmez bir yelek giymişti bu yüzden kurşun onu öldürmedi.

President Lincoln was assassinated with a bullet to the head, right behind the left ear.

Başkan Lincoln kulağının tam sol arkasından kafasına sıkılan bir kurşunla bir suikast sonucu öldürüldü.

Tom didn't notice the bullet holes in the wall.

Tom duvardaki kurşun deliklerini farketmedi.

Tom was killed by a stray bullet.

Tom serseri bir kurşun tarafından öldürüldü.

A new kind of bullet had been invented.

Yeni tür bir mermi icat edilmişti.

The bullet cut through an artery.

Kurşun atardamarı kesti.

A doctor tried to remove the bullet from the president's head.

Bir doktor, başkanın kafasındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.

Jackson asked the doctor to cut out the bullet at once.

Jackson doktorun derhal kesip mermiyi çıkarmasını istedi.

A doctor tried to remove the bullet from his back.

Bir doktor, onun sırtındaki mermiyi çıkarmaya çalıştı.

Doctors were afraid to remove the bullet.

Doktorlar, kurşunu çıkarmaya korkuyorlardı.

Doctors removed the bullet.

Doktorlar kurşunu çıkardılar.

They decided to leave the bullet where it was.

Onlar kurşunu olduğu yerde bırakmaya karar verdiler.

He was wounded by a bullet.

O, bir kurşun tarafından yaralandı.

He was killed by a single bullet.

Tek kurşunla öldürüldü.

The bullet entered above the knee.

Mermi dizin üzerine girdi.

The bullet just shaved his cheek.

Az önce,kurşun onun yanağını sıyırarak geçti.