Translation meaning & definition of the word "bucket" into Turkish language

noun

1. A roughly cylindrical vessel that is open at the top

synonym:
• bucket
,
• pail

1. Üstte açık olan kabaca silindirik bir kap

eşanlamlı:
• kova

2. The quantity contained in a bucket

synonym:
• bucket
,
• bucketful

2. Bir kovada bulunan miktar

eşanlamlı:
• kova
,
• kepekli

verb

1. Put into a bucket

synonym:
• bucket

1. Bir kovaya koymak

eşanlamlı:
• kova

2. Carry in a bucket

synonym:
• bucket

2. Bir kovaya koymak

eşanlamlı:
• kova

Examples of using

Tom was carrying a bucket of water.

Tom bir kova su taşıyordu.

What's in the bucket?

Kovada ne var?

Bring a bucket of apples.

Bir kova elma getir.

There's hardly any water in the bucket.

Kovada neredeyse hiç su yoktu.

Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.

Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

Tom filled the bucket with cold water.

Tom kovayı soğuk su ile doldurdu.

Give me the metal bucket with the oil in it.

Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.

Tom filled the bucket to the top.

Tom kovayı ağzına kadar doldurdu.

There's almost no water in the bucket.

Kovada neredeyse hiç su yok.

He filled the bucket with water.

O, kovayı suyla doldurdu.

I poured water into the bucket.

Kovaya su doldurdum.

I filled the bucket with water.

Kovayı su ile doldurdum.

No matter how much you hurry your effort is just a drop in the bucket.

Ne kadar acele edersen et, çaban sadece kovada bir damla.

There's a hole in this bucket.

Bu kovada bir delik var.

Please fill this bucket with water.

Lütfen bu kovayı suyla doldur.

The bucket was full of water.

Kova suyla doluydu.

The bucket is full of water.

Kova su ile dolu.

Bring me a bucket of water.

Bana bir kova su getirin.

I'll get a bucket of water.

Ben bir kova su alacağım.

Empty the water out of the bucket.

Suyu kovadan boşalt.