Translation meaning & definition of the word "bruise" into Turkish language
Türk diline "bruise" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Bruise
[Yaralamak]/bruz/
noun
1. An injury that doesn't break the skin but results in some discoloration
- synonym:
- bruise ,
- contusion
1. Cildi kırmayan, ancak bazı renk bozulmalarına neden olan bir yaralanma
- eşanlamlı:
- yaralamak ,
- çürük
verb
1. Injure the underlying soft tissue or bone of
- "I bruised my knee"
- synonym:
- bruise ,
- contuse
1. Altta yatan yumuşak dokuya veya kemiğe zarar vermek
- "Dizimi çürüttüm"
- eşanlamlı:
- yaralamak ,
- berelemek
2. Hurt the feelings of
- "She hurt me when she did not include me among her guests"
- "This remark really bruised my ego"
- synonym:
- hurt ,
- wound ,
- injure ,
- bruise ,
- offend ,
- spite
2. Duygularını incitmek
- "Beni misafirlerinin arasına dahil etmediğinde canımı yaktı"
- "Bu söz gerçekten egomu çürüttü"
- eşanlamlı:
- yaralamak ,
- incitmek ,
- üzmek
3. Break up into small pieces for food preparation
- "Bruise the berries with a wooden spoon and strain them"
- synonym:
- bruise
3. Yiyecek hazırlama için küçük parçalara bölün
- "Çilekleri tahta bir kaşıkla ezin ve süzün"
- eşanlamlı:
- yaralamak
4. Damage (plant tissue) by abrasion or pressure
- "The customer bruised the strawberries by squeezing them"
- synonym:
- bruise
4. Aşınma veya basınç ile hasar (bitki dokusu)
- "Müşteri çilekleri sıkarak çürüttü"
- eşanlamlı:
- yaralamak
Examples of using
Tom has a bruise on his face.
Tom'un yüzünde bir morluk var.
Tom has a bruise on his right leg.
Tom'un sağ bacağında bir çürük vardı.
I have a bruise.
Bir çürüğüm var.