Translation meaning & definition of the word "brook" into Turkish language
Türk diline "brook" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Brook
[Katlanmak]/brʊk/
noun
1. A natural stream of water smaller than a river (and often a tributary of a river)
- "The creek dried up every summer"
- synonym:
- brook ,
- creek
1. Bir nehirden daha küçük doğal bir su akışı (ve genellikle bir nehrin kolu)
- "Dere her yaz kurudu"
- eşanlamlı:
- katlanmak ,
- dere
verb
1. Put up with something or somebody unpleasant
- "I cannot bear his constant criticism"
- "The new secretary had to endure a lot of unprofessional remarks"
- "He learned to tolerate the heat"
- "She stuck out two years in a miserable marriage"
- synonym:
- digest ,
- endure ,
- stick out ,
- stomach ,
- bear ,
- stand ,
- tolerate ,
- support ,
- brook ,
- abide ,
- suffer ,
- put up
1. Hoş olmayan bir şeye ya da birine katlan
- "Sürekli eleştirisine dayanamıyorum"
- "Yeni sekreter, pek çok profesyonel olmayan söze katlanmak zorunda kaldı"
- "Sıcaklığa tahammül etmeyi öğrendi"
- "İki yıl sefil bir evlilik yaptı"
- eşanlamlı:
- sindirmek ,
- tahammül etmek ,
- çıkmak ,
- mide ,
- ayı ,
- durmak ,
- destek ,
- katlanmak ,
- kalmak ,
- acı çekmek ,
- kaldırmak
Examples of using
In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.
Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
She watched the children playing in the brook.
O, çocukları derede oynarken izledi.