Translation meaning & definition of the word "brilliant" into Turkish language
Türk diline "parlak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Brilliant
[Parlak]/brɪljənt/
adjective
1. Of surpassing excellence
- "A brilliant performance"
- "A superb actor"
- synonym:
- brilliant ,
- superb
1. Mükemmelliği aşmak için
- "Parlak bir performans"
- "Harika bir aktör"
- eşanlamlı:
- parlak ,
- muhteşem
2. Having or marked by unusual and impressive intelligence
- "Some men dislike brainy women"
- "A brilliant mind"
- "A brilliant solution to the problem"
- synonym:
- brainy ,
- brilliant ,
- smart as a whip
2. Sıradışı ve etkileyici zekaya sahip olmak veya işaretlemek
- "Bazı erkekler zeki kadınları sevmez"
- "Parlak bir zihin"
- "Soruna parlak bir çözüm"
- eşanlamlı:
- zeki ,
- parlak ,
- kırbaç kadar akıllı
3. Characterized by grandeur
- "The brilliant court life at versailles"
- "A glorious work of art"
- "Magnificent cathedrals"
- "The splendid coronation ceremony"
- synonym:
- brilliant ,
- glorious ,
- magnificent ,
- splendid
3. Ihtişam ile karakterize edilen
- "Versailles'deki parlak mahkeme hayatı"
- "Şanlı bir sanat eseri"
- "Muhteşem katedraller"
- "Muhteşem taç giyme töreni"
- eşanlamlı:
- parlak ,
- görkemli ,
- muhteşem
4. Having striking color
- "Bright dress"
- "Brilliant tapestries"
- "A bird with vivid plumage"
- synonym:
- bright ,
- brilliant ,
- vivid
4. Çarpıcı renklere sahip olmak
- "Parlak elbise"
- "Parlak duvar halıları"
- "Canlı tüyleri olan bir kuş"
- eşanlamlı:
- parlak
5. Full of light
- Shining intensely
- "A brilliant star"
- "Brilliant chandeliers"
- synonym:
- brilliant
5. Işık dolu
- Yoğun bir şekilde parlıyor
- "Parlak bir yıldız"
- "Parlak avizeler"
- eşanlamlı:
- parlak
6. Clear and sharp and ringing
- "The bright sound of the trumpet section"
- "The brilliant sound of the trumpets"
- synonym:
- bright ,
- brilliant
6. Açık ve keskin ve zil
- "Trompet bölümünün parlak sesi"
- "Trompetlerin parlak sesi"
- eşanlamlı:
- parlak
Examples of using
Tom is incredibly brilliant.
Tom inanılmaz derecede zeki.
Tom is a brilliant diagnostician.
Tom bir muhteşem teşhisçi.
You're one of the most brilliant people I know.
Tanıdığım en muhteşem insanlardan birisin.