Translation meaning & definition of the word "breath" into Turkish language

noun

1. The process of taking in and expelling air during breathing

• "He took a deep breath and dived into the pool"

• "He was fighting to his last breath"

synonym:
• breath

1. Nefes alma sırasında hava alma ve atma işlemi

• "Derin bir nefes aldı ve havuza daldı"

• "Son nefesine kadar savaşıyordu"

eşanlamlı:
• nefes

2. The air that is inhaled and exhaled in respiration

• "His sour breath offended her"

synonym:
• breath

2. Solunumda solunan ve solunan hava

• "Ekşi nefesi onu rahatsız etti"

eşanlamlı:
• nefes

3. A short respite

synonym:
• breath
,
• breather
,
• breathing place
,
• breathing space
,
• breathing spell
,
• breathing time

3. Kısa bir ara

eşanlamlı:
• nefes
,
• mola
,
• nefes yeri
,
• nefes alanı
,
• nefes büyüsü
,
• nefes zamanı

4. An indirect suggestion

• "Not a breath of scandal ever touched her"

synonym:
• hint
,
• intimation
,
• breath

4. Dolaylı bir öneri

• "Bir skandal nefesi ona dokunmadı"

eşanlamlı:
• ipucu
,
• bildirme
,
• nefes

5. A slight movement of the air

• "There wasn't a breath of air in the room"

synonym:
• breath

5. Hafif bir hava hareketi

• "Odada bir nefes bile yoktu"

eşanlamlı:
• nefes

Examples of using

You're wasting your breath.

Nefesini boşa harcıyorsun.

Tom took a deep breath and said nothing.

Tom derin bir nefes aldı ve bir şey söylemedi.

Tom took a deep breath and closed his eyes.

Tom derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı.

She held her breath.

Nefesini tuttu.

Take a breath.

Bir mola verin.

Hold your breath.

Nefesini tut.

Catch your breath.

Nefes al.

I want to go outside for a breath of fresh air.

Biraz taze hava için dışarı çıkmak istiyorum.

Tom held his breath and waited.

Tom nefesini tuttu ve bekledi.

Tom claims that he can swim thirty meters underwater on one breath.

Tom bir nefeste su altında otuz metre yüzebileceğini iddia ediyor.

Tom had no time to catch his breath.

Tom'un nefes alacak zamanı yoktu.

Tom has bad breath.

Tom'un kötü nefesi var.

Tom held his breath for a moment.

Tom bir süre nefesini tuttu.

Tom held his breath.

Tom nefesini tuttu.

Tom is out of breath and needs to take a break.

Tom nefes nefese ve bir molaya ihtiyacı var.

Tom let out a deep breath.

Tom derin bir nefes verdi.

Tom took a deep breath.

Tom derin bir nefes aldı.

Life is not measured by the number of breaths we take, but by the moments that take our breath away.

Hayat aldığımız nefes sayısıyla ölçülmez fakat nefesimizi kesen anlarla ölçülür.

He has boozy breath.

Nefesi alkol kokar.

Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.

Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.