Examples of using
Tom came close to breaking an arm.
Tom neredeyse bir kolunu kırıyordu.
You're breaking my heart.
Kalbimi kırıyorsunuz.
You're breaking my heart.
Kalbimi kırıyorsun.
This robot can hold an egg without breaking it.
Bu robot yumurtayı kırmadan tutabilir.
Tom told me that he couldn't blame me for breaking my promise.
Tom bana sözümü tutmadığım için beni suçlayamadığını söyledi.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
Forgive me for breaking my promise.
Sözümü tutmadığım için beni affet.
The dawn is breaking.
Şafak söküyor.
She forgave me for breaking her mirror.
Aynasını kırdığım için beni bağışladı.
They are breaking down the wall.
Onlar duvarı yıkıyorlar.
The boy admitted breaking the window.
Çocuk pencereyi kırdığını kabul etti.
He's always breaking into our conversation.
Her zaman konuşmamızı kesiyor.
We attempted breaking the lines of the enemy.
Düşman hatlarını kırmayı denedik.
I had no difficulty breaking the lock.
Kilidi kırmakta zorlanmadım.
I can't blame you for breaking your promise.
Sözünden döndüğün için seni suçlayamam.
I must apologize to you for breaking the vase.
Vazoyu kırdığım için senden özür dilemeliyim.