Translation meaning & definition of the word "bowl" into Turkish language

noun

1. A round vessel that is open at the top

• Used chiefly for holding food or liquids

synonym:
• bowl

1. Üstte açık olan yuvarlak bir gemi

• Özellikle yiyecek veya sıvı tutmak için kullanılır

eşanlamlı:
• kase

2. A concave shape with an open top

synonym:
• bowl
,
• trough

2. Üstü açık bir içbükey şekil

eşanlamlı:
• kase
,
• oluk

3. A dish that is round and open at the top for serving foods

synonym:
• bowl

3. Yiyecek servisi için üstte yuvarlak ve açık olan bir yemek

eşanlamlı:
• kase

4. The quantity contained in a bowl

synonym:
• bowl
,
• bowlful

4. Bir kasede bulunan miktar

eşanlamlı:
• kase
,
• kâfur

5. A large structure for open-air sports or entertainments

synonym:
• stadium
,
• bowl
,
• arena
,
• sports stadium

5. Açık hava sporları veya eğlenceler için geniş bir yapı

eşanlamlı:
• stadyum
,
• kase
,
• arena
,
• spor stadyumu

6. A large ball with finger holes used in the sport of bowling

synonym:
• bowling ball
,
• bowl

6. Bowling sporunda kullanılan parmak delikli büyük bir top

eşanlamlı:
• bowling topu
,
• kase

7. A wooden ball (with flattened sides so that it rolls on a curved course) used in the game of lawn bowling

synonym:
• bowl

7. Çim bowling oyununda kullanılan ahşap bir top (sivri bir rotada yuvarlanacak şekilde düzleştirilmiş kenarları olan)

eşanlamlı:
• kase

8. A small round container that is open at the top for holding tobacco

synonym:
• bowl
,
• pipe bowl

8. Tütün tutmak için üstte açık olan küçük yuvarlak bir kap

eşanlamlı:
• kase
,
• boru kasesi

9. The act of rolling something (as the ball in bowling)

synonym:
• roll
,
• bowl

9. Bir şeyi yuvarlama eylemi (bowlingde top olarak)

eşanlamlı:
• rulo
,
• kase

verb

1. Roll (a ball)

synonym:
• bowl

1. Rulo (bir top)

eşanlamlı:
• kase

2. Hurl a cricket ball from one end of the pitch towards the batsman at the other end

synonym:
• bowl

2. Sahanın bir ucundan diğer ucundaki yarasaya doğru bir kriket topu fırlat

eşanlamlı:
• kase

3. Engage in the sport of bowling

• "My parents like to bowl on friday nights"

synonym:
• bowl

3. Bowling sporuna katılın

• "Ebeveynlerim cuma akşamları kase yapmayı sever"

eşanlamlı:
• kase

Examples of using

Tom put the bowl into the microwave and pushed the button to start it cooking.

Tom kaseyi mikrodalgaya koydu ve pişirmeyi başlatmak için düğmeye bastı.

Don't eat the fruit in the bowl on the table. It's plastic.

Masanın üstünde duran sepetteki meyveyi yeme. Plastik.

Tom put some rice in a bowl.

Tom, bir kaseye biraz pirinç koydu.

Tom ate a bowl of clam chowder.

Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi.

Tom handed the bowl of buttered popcorn to Mary.

Tom Mary'ye tereyağlı patlamış mısır kasesini uzattı.

Tom took a handful of popcorn from the bowl.

Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.

There are various kinds of candy in that bowl.

O kasede değişik türde şekerleme var.

The bowl was perfectly round.

Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı.

The dog is sitting by the bowl.

Köpek kasenin yanında oturuyor.

They found an ancient bowl from 2,000 years ago.

Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.

When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.

Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.

A bowl of rice is about 180 grams.

Bir kase pirinç yaklaşık 180 gramdır.

Do you bowl?

Bovling oynar mısın?

The bowl contains many kinds of candy.

Kase çok çeşitli şeker içeriyor.

The soup in the bowl was very delicious.

Kasedeki çorba çok lezzetliydi.