Translation meaning & definition of the word "bow" into Turkish language
Türk diline "bow" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Bow
[Pruva]noun
1. A knot with two loops and loose ends
- Used to tie shoelaces
- synonym:
- bow ,
- bowknot
1. İki döngü ve gevşek uçları olan bir düğüm
- Ayakkabı bağcığı bağlardım
- eşanlamlı:
- pruva ,
- ilmek
2. A slightly curved piece of resilient wood with taut horsehair strands
- Used in playing certain stringed instruments
- synonym:
- bow
2. Gergin at kılı telleri ile hafif kavisli esnek ahşap parçası
- Bazı telli çalgıları çalmada kullanılır
- eşanlamlı:
- pruva
3. Front part of a vessel or aircraft
- "He pointed the bow of the boat toward the finish line"
- synonym:
- bow ,
- fore ,
- prow ,
- stem
3. Bir geminin veya uçağın ön kısmı
- "Teknenin pruvasını bitiş çizgisine doğru işaret etti"
- eşanlamlı:
- pruva ,
- önde ,
- gövde
4. A weapon for shooting arrows, composed of a curved piece of resilient wood with a taut cord to propel the arrow
- synonym:
- bow
4. Ok atmak için bir silah, oku itmek için gergin bir kordon ile eğri bir esnek ahşap parçasından oluşur
- eşanlamlı:
- pruva
5. Something curved in shape
- synonym:
- bow ,
- arc
5. Şekil olarak kavisli bir şey
- eşanlamlı:
- pruva ,
- ark
6. Bending the head or body or knee as a sign of reverence or submission or shame or greeting
- synonym:
- bow ,
- bowing ,
- obeisance
6. Baş veya vücut veya dizinizi saygı veya boyun eğme veya utanç veya selamlama işareti olarak bükmek
- eşanlamlı:
- pruva ,
- boyun ,
- hürmet
7. An appearance by actors or performers at the end of the concert or play in order to acknowledge the applause of the audience
- synonym:
- bow ,
- curtain call
7. Seyircilerin alkışlarını kabul etmek için konserin veya oyunun sonunda aktörler veya sanatçılar tarafından bir görünüm
- eşanlamlı:
- pruva ,
- perde çağrısı
8. A decorative interlacing of ribbons
- synonym:
- bow
8. Şeritlerin dekoratif bir şekilde birbirine bağlanması
- eşanlamlı:
- pruva
9. A stroke with a curved piece of wood with taut horsehair strands that is used in playing stringed instruments
- synonym:
- bow
9. Telli çalgıların çalınmasında kullanılan gergin at kılı telleri ile kavisli bir tahta parçası ile bir vuruş
- eşanlamlı:
- pruva
verb
1. Bend one's knee or body, or lower one's head
- "He bowed before the king"
- "She bowed her head in shame"
- synonym:
- bow ,
- bow down
1. Birinin dizini veya vücudunu bükün veya başını indirin
- "Kralın önünde eğildi"
- "Utanç içinde başını eğdi"
- eşanlamlı:
- pruva ,
- boyun eğmek
2. Yield to another's wish or opinion
- "The government bowed to the military pressure"
- synonym:
- submit ,
- bow ,
- defer ,
- accede ,
- give in
2. Başkasının isteğine veya görüşüne teslim
- "Hükümet askeri baskıya boyun eğdi"
- eşanlamlı:
- göndermek ,
- pruva ,
- erteleme ,
- kabul etmek ,
- vermek
3. Bend the head or the upper part of the body in a gesture of respect or greeting
- "He bowed before the king"
- synonym:
- bow
3. Başınızı veya vücudun üst kısmını saygı veya selamlama jestiyle bükün
- "Kralın önünde eğildi"
- eşanlamlı:
- pruva
4. Bend one's back forward from the waist on down
- "He crouched down"
- "She bowed before the queen"
- "The young man stooped to pick up the girl's purse"
- synonym:
- crouch ,
- stoop ,
- bend ,
- bow
4. Birinin sırtını belden aşağıya doğru bükün
- "O çömeldi" dedi"
- "Kraliçenin önünde eğildi"
- "Genç adam kızın çantasını almak için eğildi"
- eşanlamlı:
- çömelme ,
- sundurma ,
- bükmek ,
- pruva
5. Play on a string instrument with a bow
- synonym:
- bow
5. Yaylı bir yaylı çalgı üzerinde çal
- eşanlamlı:
- pruva