Translation meaning & definition of the word "both" into Turkish language

adjective

1. (used with count nouns) two considered together

• The two

• "Both girls are pretty"

synonym:
• both(a)

1. (sayılı isimlerle birlikte kullanılır) iki birlikte düşünülmüştür

• Ikisi

• "Her iki kız da güzeldir"

eşanlamlı:
• her iki(a)

Examples of using

Tom can play both tennis and baseball.

Tom hem tenis hem de beyzbol oynayabilir.

Tom and Mary were both wearing rubber gloves.

Tom ve Mary her ikisi de lastik eldiven giyiyorlardı.

Tom and Mary both wanted to focus more on their careers.

Tom ve Mary her ikisi de kariyerlerine daha fazla odaklanmak istediler.

Tom and Mary both remained fairly calm.

Tom ve Mary her ikisi de oldukça sakin kaldı.

Tom and Mary both graduated from the same university.

Tom ve Mary her ikisi de aynı üniversiteden mezun oldu.

Tom and Mary both drink too much coffee.

Tom ve Mary her ikisi de çok fazla kahve içerler.

Tom and Mary both couldn't remember where they had first met.

Tom ve Mary her ikisi de ilk kez nerede karşılaştıklarını hatırlayamadılar.

Tom and Mary are both very generous with their money.

Tom ve Mary her ikisi de paralarıyla çok cömerttirler.

Tom and Mary are both professors.

Tom ve Mary her ikisi de profesördür.

Tom and Mary are both helicopter pilots.

Tom ve Mary her ikisi de helikopter pilotlarıdır.

Tom and John both fell in love with Mary.

Tom ve John her ikisi de Mary'ye aşık oldu.

Tom and I are both adults.

Tom ve ben her ikimiz de yetişkiniz.

You're both awfully quiet.

İkiniz de çok sakinsiniz.

You'll both have to do better than that.

İkiniz de bundan daha iyisini yapmak zorunda kalacaksınız.

You were both aware of the situation, right?

Her ikiniz de durumun farkındaydınız, değil mi?

We're both reasonable people.

İkimiz de makul insanlarız.

We'd both really like to go to your party.

İkimiz de gerçekten partinize gelmek istiyoruz.

We'd both really appreciate it.

İkimiz de bunu gerçekten takdir ederdik.

We were both proud of you.

İkimiz de seninle gurur duyuyorduk.

We should both go.

İkimiz de gitmeliyiz.