Translation meaning & definition of the word "boom" into Turkish language
Türk diline "boom" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Boom
[Bom]noun
1. A deep prolonged loud noise
- synonym:
- boom ,
- roar ,
- roaring ,
- thunder
1. Derin, uzun bir gürültü
- eşanlamlı:
- bom ,
- haykırmak ,
- gürleyen ,
- gürlemek
2. A state of economic prosperity
- synonym:
- boom
2. Ekonomik refah durumu
- eşanlamlı:
- bom
3. A sudden happening that brings good fortune (as a sudden opportunity to make money)
- "The demand for testing has created a boom for those unregulated laboratories where boxes of specimen jars are processed like an assembly line"
- synonym:
- boom ,
- bonanza ,
- gold rush ,
- gravy ,
- godsend ,
- manna from heaven ,
- windfall ,
- bunce
3. İyi bir servet getiren ani bir olay (para kazanmak için ani bir fırsat olarak)
- "Test talebi, numune kavanoz kutularının bir montaj hattı gibi işlendiği düzenlenmemiş laboratuvarlar için bir patlama yarattı"
- eşanlamlı:
- bom ,
- bolluk ,
- altına hücumu ,
- et suyu ,
- ganimet ,
- cennetten gelen manna ,
- rüzgâr ,
- bunce
4. A pole carrying an overhead microphone projected over a film or tv set
- synonym:
- boom ,
- microphone boom
4. Bir film veya televizyon setinin üzerine yansıtılan bir mikrofon taşıyan bir direk
- eşanlamlı:
- bom ,
- mikrofon bomu
5. Any of various more-or-less horizontal spars or poles used to extend the foot of a sail or for handling cargo or in mooring
- synonym:
- boom
5. Bir yelkenin ayağını uzatmak veya kargo taşımak veya demirlemek için kullanılan çeşitli daha az veya daha az yatay spar veya direklerden herhangi biri
- eşanlamlı:
- bom
verb
1. Make a resonant sound, like artillery
- "His deep voice boomed through the hall"
- synonym:
- boom ,
- din
1. Topçu gibi rezonans sesi çıkar
- "Onun derin sesi salonda patladı"
- eşanlamlı:
- bom ,
- çınlamak
2. Hit hard
- "He smashed a 3-run homer"
- synonym:
- smash ,
- nail ,
- boom ,
- blast
2. Sert vur
- "3 koşulu olan bir homer'ı parçaladı"
- eşanlamlı:
- parçalamak ,
- tırnak ,
- bom ,
- patlatmak
3. Be the case that thunder is being heard
- "Whenever it thunders, my dog crawls under the bed"
- synonym:
- thunder ,
- boom
3. Gök gürültüsünün duyulduğu durumda olun
- "Her ne zaman gümbürdüyse, köpeğim yatağın altında sürünür"
- eşanlamlı:
- gürlemek ,
- bom
4. Make a deep hollow sound
- "Her voice booms out the words of the song"
- synonym:
- boom ,
- boom out
4. Derin içi boş bir ses çıkar
- "Onun sesi şarkının sözlerini patlatıyor"
- eşanlamlı:
- bom ,
- patlamak
5. Grow vigorously
- "The deer population in this town is thriving"
- "Business is booming"
- synonym:
- boom ,
- thrive ,
- flourish ,
- expand
5. Kuvvetlice büyümek
- "Bu kasabadaki geyik nüfusu artıyor"
- "İş patlıyor"
- eşanlamlı:
- bom ,
- gelişmek ,
- genişletmek