Translation meaning & definition of the word "boiling" into Turkish language

noun

1. The application of heat to change something from a liquid to a gas

synonym:
• boiling

1. Bir sıvıdan gaza bir şey değiştirmek için ısı uygulaması

eşanlamlı:
• kaynayan

2. Cooking in a liquid that has been brought to a boil

synonym:
• boiling
,
• stewing
,
• simmering

2. Kaynatılmış bir sıvı içinde pişirme

eşanlamlı:
• kaynayan
,
• güveç

adverb

1. Extremely

• "Boiling mad"

synonym:
• boiling

1. Son derece

• "Kızgın kaynama"

eşanlamlı:
• kaynayan

Examples of using

Tom poured some boiling water into a cup.

Tom bir kupaya biraz kaynamış su döktü.

They are boiling water for tea.

Çay için su kaynatıyorlar.

We are boiling water.

Su kaynatıyoruz.

I am boiling water.

Su kaynatıyorum.

Tom is boiling an egg.

Tom bir yumurta kaynatıyor.

Tom is boiling the potatoes to make potato salad.

Tom patates salatası yapmak için patates haşlıyor.

Put the egg into boiling water.

Yumurtayı kaynar suya koy.

The kettle is boiling.

Çaydanlık kaynıyor.

Put some salt into the boiling water.

Kaynayan suya biraz tuz koy.

She poured boiling water into the cup.

Kaynayan suyu bardağa boşalttı.

His blood is boiling.

Onun kanı kaynıyor.

Taro has a low boiling point.

Taro oldukça çabuk öfkelenir.

Put the eggs into the boiling water.

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.

The water is boiling away.

Su kaynayıp buharlașıyor.

The water is boiling away.

Su kaynıyor.

The coffeepot is boiling.

Kahve demliği kaynıyor.

It's boiling in here.

Burada hava çok bunaltıcı.

Jessie is boiling water to make coffee.

Jessie kahve yapmak için su kaynatıyor.

The pot is boiling over.

Tencere taşıyor.