Translation meaning & definition of the word "boat" into Turkish language

noun

1. A small vessel for travel on water

synonym:
• boat

1. Su üzerinde seyahat için küçük bir gemi

eşanlamlı:
• tekne

2. A dish (often boat-shaped) for serving gravy or sauce

synonym:
• gravy boat
,
• gravy holder
,
• sauceboat
,
• boat

2. Sos veya sos servis etmek için bir tabak (genellikle tekne şeklinde)

eşanlamlı:
• sos kabı
,
• sos tutucu
,
• salçalık
,
• tekne

verb

1. Ride in a boat on water

synonym:
• boat

1. Suda bir tekneye binmek

eşanlamlı:
• tekne

Examples of using

Get into the boat, please.

Tekneye bin, lütfen.

I saw the boat sink.

Teknenin battığını gördüm.

That's Tom's boat.

O, Tom'un teknesi.

Tom lives on a boat.

Tom bir teknede yaşıyor.

He traveled by boat.

O, tekne ile seyahat etti.

You can rent a boat by the hour.

Saatlik olarak bir tekne kiralayabilirsiniz.

I want a boat that'll take me far away from here.

Beni buradan uzaklaştıracak bir tekne istiyorum.

They dragged their boat onto the beach.

Teknelerini sahile çektiler.

They pulled their boat up onto the beach.

Teknelerini sahile çektiler.

Tom and Mary are in the same boat.

Tom ve Mary aynı gemideler.

If this kind of music floats your boat, let me recommend a few other musicians you may want to listen to.

Bu tür müzik tekneni yüzdürürse, dinlemek isteyebileceğin birkaç müzisyen daha tavsiye edeyim.

Does she really float your boat?

O, gerçekten teknenizi yüzdürür mü?

Does that float your boat?

O, senin sandalı yüzdürür mü?

What floats your boat?

Tekneni ne yüzdürür?

That is a boat.

O bir tekne.

Tom and Mary took the boat out of the water.

Tom ve Mary tekneyi sudan çıkardılar.

Tom tied his boat to the dock.

Tom teknesini iskeleye bağladı.

After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.

Rüzgar durduktan sonra, tekneyle açık denize yelken açalım.

They've missed the boat.

Onlar tekneyi kaçırdılar.

She's missed the boat.

O, tekneyi kaçırdı.