Translation meaning & definition of the word "blur" into Turkish language
Türk diline "bulanık" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Blur
[Bulanıklaştırmak]/blər/
noun
1. A hazy or indistinct representation
- "It happened so fast it was just a blur"
- "He tried to clear his head of the whisky fuzz"
- synonym:
- blur ,
- fuzz
1. Puslu veya belirsiz bir temsil
- "O kadar hızlı oldu ki, sadece bir bulanıklıktı"
- "Başını viski tüyü temizlemeye çalıştı"
- eşanlamlı:
- bulanıklaştırmak ,
- kuştüyü
verb
1. Become glassy
- Lose clear vision
- "Her eyes glazed over from lack of sleep"
- synonym:
- film over ,
- glaze over ,
- blur
1. Camsı olmak
- Net görüşünü kaybetmek
- "Gözleri uyku eksikliğinden sırlandı"
- eşanlamlı:
- kaplamak ,
- parlamak ,
- bulanıklaştırmak
2. To make less distinct or clear
- "The haze blurs the hills"
- synonym:
- blur
2. Daha az belirgin veya açık olmak
- "Pus tepeleri bulanıklaştırır"
- eşanlamlı:
- bulanıklaştırmak
3. Make unclear, indistinct, or blurred
- "Her remarks confused the debate"
- "Their words obnubilate their intentions"
- synonym:
- confuse ,
- blur ,
- obscure ,
- obnubilate
3. Belirsiz, belirsiz veya bulanık olun
- "Duyguları tartışmayı karıştırdı"
- "Sözleri niyetlerini bastırıyor"
- eşanlamlı:
- karıştırmak ,
- bulanıklaştırmak ,
- belirsiz ,
- bozmak
4. Make a smudge on
- Soil by smudging
- synonym:
- smear ,
- blur ,
- smudge ,
- smutch
4. Lekelemek
- Lekelenerek topraklamak
- eşanlamlı:
- lekelemek ,
- bulanıklaştırmak ,
- pisletmek
5. Make dim or indistinct
- "The fog blurs my vision"
- synonym:
- blur ,
- blear
5. Loş veya belirsiz olun
- "Sis vizyonumu bulanıklaştırıyor"
- eşanlamlı:
- bulanıklaştırmak ,
- sulandırmak
6. Become vague or indistinct
- "The distinction between the two theories blurred"
- synonym:
- blur ,
- dim ,
- slur
6. Belirsiz veya belirsiz olun
- "İki teori arasındaki ayrım bulanıklaştı"
- eşanlamlı:
- bulanıklaştırmak ,
- sönük ,
- lekelemek