Translation meaning & definition of the word "bloodless" into Turkish language
Türk diline "kansız" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Bloodless
[Kansız]/blədləs/
adjective
1. Destitute of blood or apparently so
- "The bloodless carcass of my hector sold"- john dryden
- synonym:
- bloodless ,
- exsanguine ,
- exsanguinous
1. Kan eksikliği ya da öyle görünüyor
- "Hector'umun kansız leşi satıldı" - john dryden
- eşanlamlı:
- kansız ,
- kanserli
2. Free from blood or bloodshed
- "Bloodless surgery"
- "A bloodless coup"
- synonym:
- bloodless
2. Kan veya kan dökülmesinden arınmış
- "Kansız ameliyat"
- "Kansız bir darbe"
- eşanlamlı:
- kansız
3. Without vigor or zest or energy
- "An insipid and bloodless young man"
- synonym:
- bloodless
3. Canlılık, lezzet veya enerji olmadan
- "İç ve kansız bir genç adam"
- eşanlamlı:
- kansız
4. Devoid of human emotion or feeling
- "Charts of bloodless economic indicators"
- synonym:
- bloodless
4. İnsan duygularından veya duygularından yoksun
- "Kansız ekonomik göstergelerin grafikleri"
- eşanlamlı:
- kansız
5. Anemic looking from illness or emotion
- "A face turned ashen"
- "The invalid's blanched cheeks"
- "Tried to speak with bloodless lips"
- "A face livid with shock"
- "Lips...livid with the hue of death"- mary w. shelley
- "Lips white with terror"
- "A face white with rage"
- synonym:
- ashen ,
- blanched ,
- bloodless ,
- livid ,
- white
5. Hastalık veya duygudan kaynaklanan anemik
- "Bir yüz kül oldu"
- "Geçersizin yanakları açık"
- "Kansız dudaklarla konuşmaya çalıştım"
- "Şoktan canlı bir yüz"
- "Dudaklar...ölüm tonu ile canlı"- mary w. shelley
- "Terörle beyaz dudaklar"
- "Öfkeyle beyaz bir yüz"
- eşanlamlı:
- külrengi ,
- kalaylı ,
- kansız ,
- morarmış ,
- beyaz