Translation meaning & definition of the word "bend" into Turkish language
Türk diline "bend" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Bend
[Bükmek]noun
1. A circular segment of a curve
- "A bend in the road"
- "A crook in the path"
- synonym:
- bend ,
- crook ,
- twist ,
- turn
1. Bir eğrinin dairesel bir bölümü
- "Yolda bir viraj"
- "Yolda bir dolandırıcı"
- eşanlamlı:
- bükmek ,
- dolandırıcı ,
- bükme ,
- döndürmek
2. Movement that causes the formation of a curve
- synonym:
- bending ,
- bend
2. Bir eğrinin oluşmasına neden olan hareket
- eşanlamlı:
- bükme ,
- bükmek
3. Curved segment (of a road or river or railroad track etc.)
- synonym:
- bend ,
- curve
3. Kavisli segment (bir yol veya nehir veya demiryolu rayının vb.)
- eşanlamlı:
- bükmek ,
- viraj
4. An angular or rounded shape made by folding
- "A fold in the napkin"
- "A crease in his trousers"
- "A plication on her blouse"
- "A flexure of the colon"
- "A bend of his elbow"
- synonym:
- fold ,
- crease ,
- plication ,
- flexure ,
- crimp ,
- bend
4. Katlanarak yapılan köşeli veya yuvarlak şekil
- "Peçetede bir kat"
- "Pantolonunda bir kırışık"
- "Bluzunda bir katlanma"
- "Kolonun bir bükülmesi"
- "Dirseğinin bir kıvrımı"
- eşanlamlı:
- katlamak ,
- kıvrım ,
- katlanma ,
- eğrilik ,
- bükmek
5. A town in central oregon at the eastern foot of the cascade range
- synonym:
- Bend
5. Oregon'un merkezinde cascade range'in doğu eteğinde bir kasaba
- eşanlamlı:
- Bükmek
6. Diagonal line traversing a shield from the upper right corner to the lower left
- synonym:
- bend ,
- bend dexter
6. Sağ üst köşeden sol alt köşeye bir kalkan geçen çapraz çizgi
- eşanlamlı:
- bükmek ,
- bend dexter
verb
1. Form a curve
- "The stick does not bend"
- synonym:
- bend ,
- flex
1. Eğri oluşturmak
- "Sopa bükülmez"
- eşanlamlı:
- bükmek ,
- esnek
2. Change direction
- "The road bends"
- synonym:
- bend
2. Yönü değiştir
- "Yol bükülüyor"
- eşanlamlı:
- bükmek
3. Cause (a plastic object) to assume a crooked or angular form
- "Bend the rod"
- "Twist the dough into a braid"
- "The strong man could turn an iron bar"
- synonym:
- flex ,
- bend ,
- deform ,
- twist ,
- turn
3. Neden (plastik bir nesne) çarpık veya açısal bir form varsaymak
- "Çubuğu bük" dediler"
- "Hamuru bir örgü haline getirin"
- "Güçlü adam demir çubuğu çevirebilir"
- eşanlamlı:
- esnek ,
- bükmek ,
- deforme etmek ,
- bükme ,
- döndürmek
4. Bend one's back forward from the waist on down
- "He crouched down"
- "She bowed before the queen"
- "The young man stooped to pick up the girl's purse"
- synonym:
- crouch ,
- stoop ,
- bend ,
- bow
4. Birinin sırtını belden aşağıya doğru bükün
- "O çömeldi" dedi"
- "Kraliçenin önünde eğildi"
- "Genç adam kızın çantasını almak için eğildi"
- eşanlamlı:
- çömelme ,
- sundurma ,
- bükmek ,
- pruva
5. Turn from a straight course, fixed direction, or line of interest
- synonym:
- deflect ,
- bend ,
- turn away
5. Düz bir rotadan, sabit bir yönden veya ilgi alanından dönün
- eşanlamlı:
- saptırmak ,
- bükmek ,
- geriye çevirmek
6. Bend a joint
- "Flex your wrists"
- "Bend your knees"
- synonym:
- flex ,
- bend
6. Eklem bükmek
- "Bileklerini bük"
- "Dizlerini bük" deyin"
- eşanlamlı:
- esnek ,
- bükmek