Translation meaning & definition of the word "before" into Turkish language

adverb

1. Earlier in time

• Previously

• "I had known her before"

• "As i said before"

• "He called me the day before but your call had come even earlier"

• "Her parents had died four years earlier"

• "I mentioned that problem earlier"

synonym:
• earlier
,
• before

1. Zamanın erken saatlerinde

• Önceden

• "Onu daha önce tanıyordum"

• "Daha önce de söylediğim gibi"

• "Bir gün önce beni aradı ama araman daha da erken gelmişti"

• "Ebeveynleri dört yıl önce ölmüştü"

• "Bu sorundan daha önce bahsetmiştim"

eşanlamlı:
• daha evvel
,
• önce

2. At or in the front

• "I see the lights of a town ahead"

• "The road ahead is foggy"

• "Staring straight ahead"

• "We couldn't see over the heads of the people in front"

• "With the cross of jesus marching on before"

synonym:
• ahead
,
• in front
,
• before

2. Önde veya önde

• "İleride bir kasabanın ışıklarını görüyorum"

• "Öndeki yol sisli"

• "Doğrudan dik"

• "Öndeki insanların kafalarını göremedik"

• "İsa'nın çarmıhı daha önce yürürken"

eşanlamlı:
• önde
,
• önce

Examples of using

Tom laughed before he realized Mary wasn't joking.

Tom Mary'nin şaka yapmadığını fark etmeden önce güldü.

Tom interrupted Mary before she could finish.

Mary bitiremeden Tom onun sözünü kesti.

Tom hesitated a moment before speaking.

Tom konuşmadan önce bir an tereddüt etti.

Tom hesitated a moment before speaking.

Tom konuşmadan önce bir an duraksadı.

Tom hesitated a moment before answering.

Tom cevap vermeden önce bir an tereddüt etti.

Tom hesitated a moment before answering.

Tom cevap vermeden önce bir an duraksadı.

Tom has gotten himself into trouble before.

Tom daha önce başını belaya soktu.

Tom had never realized how attractive Mary was before.

Tom daha önce Mary'nin ne kadar çekici olduğunu hiç fark etmedi.

Tom grabbed the gun away from Mary before she could kill herself.

Tom o kendini öldürmeden önce silahı Mary'den aldı.

Tom died before the ambulance arrived.

Tom ambulans gelmeden önce öldü.

Tom claimed that his gun was stolen the week before Mary was murdered.

Tom Mary öldürülmeden önceki hafta silahının çalındığını iddia etti.

Tom asked Mary three times to marry him before she said yes.

Mary evet demeden önce Tom onunla evlenmesini üç kez istedi.

Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.

Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.

Tom almost never drinks beer before noon.

Tom neredeyse öğleden önce asla bira içmez.

You've probably done this many times before.

Sen muhtemelen bunu daha önce defalarca yaptın.

You've never done this before, have you?

Bunu daha önce hiç yapmadın, değil mi?

You've never complained before.

Daha önce hiç şikayet etmedin.

You've never coached before, have you?

Daha önce koçluk yapmadın, değil mi?

Why didn't you just say that before?

Neden bunu sadece daha önce söylemedin?

We've had this discussion before.

Daha önce bu tartışmayı yaşadık.