Translation meaning & definition of the word "barren" into Turkish language
Türk diline "çorak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Barren
[Boş]/bærən/
noun
1. An uninhabited wilderness that is worthless for cultivation
- "The barrens of central africa"
- "The trackless wastes of the desert"
- synonym:
- barren ,
- waste ,
- wasteland
1. Yetiştirme için değersiz olan ıssız bir vahşi doğa
- "Orta afrika çoraklıkları"
- "Çölün izsiz atıkları"
- eşanlamlı:
- boş ,
- atık ,
- boş arazi
adjective
1. Providing no shelter or sustenance
- "Bare rocky hills"
- "Barren lands"
- "The bleak treeless regions of the high andes"
- "The desolate surface of the moon"
- "A stark landscape"
- synonym:
- bare ,
- barren ,
- bleak ,
- desolate ,
- stark
1. Barınak veya yiyecek sağlamamak
- "Çıplak kayalık tepeler"
- "Çorak topraklar"
- "Yüksek and dağları'nın kasvetli ağaçsız bölgeleri"
- "Ayın ıssız yüzeyi"
- "Kesin bir manzara"
- eşanlamlı:
- çıplak ,
- boş ,
- ümitsiz ,
- perişan ,
- sert
2. Not bearing offspring
- "A barren woman"
- "Learned early in his marriage that he was sterile"
- synonym:
- barren
2. Yavru doğurmamak
- "Kısır bir kadın"
- "Evliliğinin başlarında steril olduğunu öğrendi"
- eşanlamlı:
- boş
3. Completely wanting or lacking
- "Writing barren of insight"
- "Young recruits destitute of experience"
- "Innocent of literary merit"
- "The sentence was devoid of meaning"
- synonym:
- barren ,
- destitute ,
- devoid ,
- free ,
- innocent
3. Tamamen eksik veya eksik
- "Görüş kısırlığı yazmak"
- "Genç, deneyimsiz birini işe alır"
- "Edebiyat değerinin masumiyeti"
- "Cümle anlamdan yoksundu"
- eşanlamlı:
- boş ,
- mahrum ,
- yoksun ,
- bedava ,
- masum