Translation meaning & definition of the word "bang" into Turkish language
Türk diline "bang" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Bang
[Patlama]noun
1. A vigorous blow
- "The sudden knock floored him"
- "He took a bash right in his face"
- "He got a bang on the head"
- synonym:
- knock ,
- bash ,
- bang ,
- smash ,
- belt
1. Kuvvetli bir darbe
- "Ani vuruş onu süzdü"
- "Yüzüne bir bash aldı"
- "Kafasında patlama var"
- eşanlamlı:
- çarpmak ,
- bash ,
- patlama ,
- parçalamak ,
- kayış
2. A sudden very loud noise
- synonym:
- bang ,
- clap ,
- eruption ,
- blast ,
- bam
2. Ani, çok yüksek bir gürültü
- eşanlamlı:
- patlama ,
- çırpmak ,
- fışkırma ,
- patlatmak ,
- bam
3. A border of hair that is cut short and hangs across the forehead
- synonym:
- bang ,
- fringe
3. Kısa kesilmiş ve alın boyunca asılı olan bir saç kenarı
- eşanlamlı:
- patlama ,
- saçak
4. The swift release of a store of affective force
- "They got a great bang out of it"
- "What a boot!"
- "He got a quick rush from injecting heroin"
- "He does it for kicks"
- synonym:
- bang ,
- boot ,
- charge ,
- rush ,
- flush ,
- thrill ,
- kick
4. Bir duygusal güç deposunun hızla serbest bırakılması
- "Bundan büyük bir patlama çıktı"
- "Ne çizme ama!"
- "Eroin enjekte etmekten acelesi var"
- "Bunu tekmeler için yapıyor"
- eşanlamlı:
- patlama ,
- çizme ,
- şarj ,
- koşuşturma ,
- fışkırmak ,
- heyecan ,
- tekmelemek
5. A conspicuous success
- "That song was his first hit and marked the beginning of his career"
- "That new broadway show is a real smasher"
- "The party went with a bang"
- synonym:
- hit ,
- smash ,
- smasher ,
- strike ,
- bang
5. Göze çarpan bir başarı
- "Bu şarkı onun ilk hitiydi ve kariyerinin başlangıcını işaret etti"
- "Bu yeni broadway şovu gerçek bir parçalayıcı"
- "Parti bir patlama ile gitti"
- eşanlamlı:
- çarpmak ,
- parçalamak ,
- darbe ,
- patlama
verb
1. Strike violently
- "Slam the ball"
- synonym:
- slam ,
- bang
1. Şiddetli bir şekilde vurmak
- "Topu salla"
- eşanlamlı:
- çarpmak ,
- patlama
2. To produce a sharp often metallic explosive or percussive sound
- "One of them banged the sash of the window nearest my bed"
- synonym:
- bang
2. Keskin, genellikle metalik patlayıcı veya vurmalı bir ses üretmek için
- "İçlerinden biri yatağıma en yakın pencerenin kanatlarını çarptı"
- eşanlamlı:
- patlama
3. Close violently
- "He slammed the door shut"
- synonym:
- slam ,
- bang
3. Şiddetle kapatın
- "Kapıyı çarparak kapattı"
- eşanlamlı:
- çarpmak ,
- patlama
4. Move noisily
- "The window banged shut"
- "The old man banged around the house"
- synonym:
- bang
4. Gürültülü bir şekilde hareket etmek
- "Pencere kapandı"
- "Yaşlı adam evin etrafında çarptı"
- eşanlamlı:
- patlama
5. Have sexual intercourse with
- "This student sleeps with everyone in her dorm"
- "Adam knew eve"
- "Were you ever intimate with this man?"
- synonym:
- sleep together ,
- roll in the hay ,
- love ,
- make out ,
- make love ,
- sleep with ,
- get laid ,
- have sex ,
- know ,
- do it ,
- be intimate ,
- have intercourse ,
- have it away ,
- have it off ,
- screw ,
- fuck ,
- jazz ,
- eff ,
- hump ,
- lie with ,
- bed ,
- have a go at it ,
- bang ,
- get it on ,
- bonk
5. Cinsel ilişkide bulunmak
- "Bu öğrenci yurttaki herkesle yatıyor"
- "Adam havva'yı tanıyordu"
- "Bu adamla hiç yakınlaştın mı?"
- eşanlamlı:
- birlikte uyumak ,
- samanda yuvarlanmak ,
- sevgi ,
- çıkarmak ,
- sevişmek ,
- yatmak ,
- dolandırılmak ,
- seks yapmak ,
- bilmek ,
- onu yapmak ,
- samimi olmak ,
- ilişkiye girmek ,
- ondan uzak tutmak ,
- vidalamak ,
- sikmek ,
- caz müziği ,
- eff ,
- kambur ,
- yalan söylemek ,
- yatak ,
- üstüne atlamak ,
- patlama ,
- üstüne almak ,
- kemik
6. Leap, jerk, bang
- "Bullets spanged into the trees"
- synonym:
- spang ,
- bang
6. Sıçra, pislik, bang
- "Bulletler ağaçlara sıçradı"
- eşanlamlı:
- abd ,
- patlama
adverb
1. Directly
- "He ran bang into the pole"
- "Ran slap into her"
- synonym:
- bang ,
- slap ,
- slapdash ,
- smack ,
- bolt
1. Doğrudan
- "Kutuba çarptı" diye"
- "Ran tokat at ona"
- eşanlamlı:
- patlama ,
- tokatlamak ,
- lakayt ,
- şapırdatmak ,
- cıvata