Translation meaning & definition of the word "ball" into Turkish language

noun

1. Round object that is hit or thrown or kicked in games

• "The ball travelled 90 mph on his serve"

• "The mayor threw out the first ball"

• "The ball rolled into the corner pocket"

synonym:
• ball

1. Oyunlarda vurulan veya atılan veya tekmelenen yuvarlak nesne

• "Top, hizmetinde 90 mil yol kat etti"

• "Başkan ilk topu attı"

• "Top köşe cebine yuvarlandı"

eşanlamlı:
• top

2. A solid projectile that is shot by a musket

• "They had to carry a ramrod as well as powder and ball"

synonym:
• musket ball
,
• ball

2. Bir tüfek tarafından vurulan sağlam bir mermi

• "Bir ramrod'un yanı sıra toz ve top taşımak zorunda kaldılar"

eşanlamlı:
• misket topu
,
• top

3. An object with a spherical shape

• "A ball of fire"

synonym:
• ball
,
• globe
,
• orb

3. Küresel şekle sahip bir nesne

• "Bir ateş topu"

eşanlamlı:
• top
,
• dünya
,
• küre

4. The people assembled at a lavish formal dance

• "The ball was already emptying out before the fire alarm sounded"

synonym:
• ball

4. İnsanlar cömert bir resmi dansta toplandılar

• "Ateş alarmı çalmadan önce top çoktan boşalmıştı"

eşanlamlı:
• top

5. One of the two male reproductive glands that produce spermatozoa and secrete androgens

• "She kicked him in the balls and got away"

synonym:
• testis
,
• testicle
,
• orchis
,
• ball
,
• ballock
,
• bollock
,
• nut
,
• egg

5. Spermatozoa üreten ve androjen salgılayan iki erkek üreme bezinden biri

• "Onun toplarına tekme attı ve kaçtı"

eşanlamlı:
• testis
,
• orkide
,
• top
,
• ballok
,
• öcü
,
• somun
,
• yumurta

6. A spherical object used as a plaything

• "He played with his rubber ball in the bathtub"

synonym:
• ball

6. Oyuncak olarak kullanılan küresel bir nesne

• "Küvette lastik topuyla oynadı"

eşanlamlı:
• top

7. United states comedienne best known as the star of a popular television program (1911-1989)

synonym:
• Ball
,
• Lucille Ball

7. En popüler televizyon programının yıldızı olarak bilinen amerika birleşik devletleri komedyeni (1911-1989)

eşanlamlı:
• Balo
,
• Lucille Ball'ın

8. A compact mass

• "A ball of mud caught him on the shoulder"

synonym:
• ball
,
• clod
,
• glob
,
• lump
,
• clump
,
• chunk

8. Kompakt bir kütle

• "Bir çamur topu onu omzuna yakaladı"

eşanlamlı:
• top
,
• budala
,
• topak
,
• yığın
,
• küme
,
• külçe

9. A lavish dance requiring formal attire

synonym:
• ball
,
• formal

9. Resmi kıyafetler gerektiren cömert bir dans

eşanlamlı:
• top
,
• resmi

10. A more or less rounded anatomical body or mass

• "The ball at the base of the thumb"

• "He stood on the balls of his feet"

synonym:
• ball

10. Az ya da çok yuvarlak anatomik vücut ya da kütle

• "Başparmağın tabanındaki top"

• "Ayaklarının topları üzerinde durdu"

eşanlamlı:
• top

11. The game of baseball

synonym:
• ball

11. Beyzbol maçı

eşanlamlı:
• top

12. A pitch that is not in the strike zone

• "He threw nine straight balls before the manager yanked him"

synonym:
• ball

12. Grev bölgesinde olmayan bir adım

• "Yönetici onu çekmeden önce dokuz düz top attı"

eşanlamlı:
• top

verb

1. Form into a ball by winding or rolling

• "Ball wool"

synonym:
• ball

1. Sararak veya yuvarlanarak bir top halinde form oluşturun

• "Top yünü"

eşanlamlı:
• top

Examples of using

Tom picked up the ball and then threw it up in the air.

Tom topu aldı ve sonra onu havaya fırlattı.

Tom bent down and picked up the ball.

Tom eğildi ve topu aldı.

Tom asked me to throw him the ball.

Tom topu ona atmamı istedi.

How much does a soccer ball weigh?

Bir futbol topunun ağırlığı ne kadar?

I need a ball point pen.

Bir tükenmez kaleme ihtiyacım var.

Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.

Futbol basit bir oyundur. 22 kişi bir topun peşin koşar ve sonunda da daima Almanlar kazanır.

Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.

Futbol basit bir oyundur.22 Adam bir topun peşinden 90 dakika boyunca koşar ve sonunda hep Almanların kazandığı bir oyundur.

I got Tom a soccer ball for his birthday.

Doğum günü için Tom'a bir futbol topu aldım.

Where's my ball?

Topum nerede?

Pitch the ball.

Topu at.

Give me the ball.

Bana topu ver.

Catch the ball.

Topu yakala.

Tom dropped the ball.

Tom topu düşürdü.

Joseph can't play soccer. He trips on the ball and mixes everything up.

Joseph futbol oynayamaz. Top ayağına dolaşır ve her şeyi karman çorman eder.

Hold the ball with both hands.

Topu her iki elinle tut.

The ball of the child fell into the creek.

Çocuğun topu dereye düştü.

A ball hit her right leg.

Onun sağ bacağına bir top çarptı.

Let's play dodge ball.

Yakar top oynayalım.

Tom caught the ball with one hand.

Tom tek elle topu yakaladı.

Tom got hit with a golf ball.

Tom'a bir golf sopasıyla vuruldu.