Translation meaning & definition of the word "baggage" into Turkish language

noun

1. Cases used to carry belongings when traveling

synonym:
• baggage
,
• luggage

1. Seyahat ederken eşya taşıyan davalar

eşanlamlı:
• bagaj

2. A worthless or immoral woman

synonym:
• baggage

2. Değersiz ya da ahlaksız bir kadın

eşanlamlı:
• bagaj

3. The portable equipment and supplies of an army

synonym:
• baggage

3. Bir ordunun taşınabilir teçhizatı ve malzemeleri

eşanlamlı:
• bagaj

Examples of using

I'll meet you in the baggage claims area.

Bagaj teslim bölümünde seninle buluşacağım.

Where's your baggage?

Bagajın nerede?

Tom has three pieces of baggage.

Tom'un üç parça bagajı var.

I put my suitcase in the baggage room yesterday, but now it seems to be missing.

Dün bavulumu bagaj odasına koydum ama şimdi kayıp gibi görünüyor.

Here is my baggage.

Bagajım burada.

She was kind enough to carry my baggage for me.

Benim için bagajımı taşıyacak kadar kibardı.

He doesn't carry much baggage on his trips.

Gezilerinde çok bagaj taşımaz.

He had three pieces of baggage.

Onun üç parça bağajı vardı.

He made me carry his baggage.

O, bana bagajını taşıttı.

He helped me carry the baggage.

Bagajı taşımam için yardım etti.

The men loaded the baggage into the truck.

Adamlar bagajı kamyona yükledi.

I have a lot of baggage, so I can't walk home.

Bir sürü bagajım var, bu yüzden eve yürüyemem.

Watch your step, or else you will trip on the baggage.

Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın.

Where do I go after I pick up my baggage?

Bagajımı toparladıktan sonra nereye gideceğim?

Where do I go after I pick up my baggage?

Bavulumu aldıktan sonra nereye gidiyorum?

Where can I check my baggage?

Bagajımı nerede kontrol ettirebilirim?

This is all my carry-on baggage.

Bütün tekerlekli bagajım budur.

I had him carry my baggage.

Ona çantamı taşıttım.

I dragged the heavy baggage to the airport.

Ağır bagajı havaalanına çektim.

I claimed my baggage.

Bagajımı teslim ettim.