Translation meaning & definition of the word "backward" into Turkish language
Türk diline "geri" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Backward
[Geriye]/bækwərd/
adjective
1. Directed or facing toward the back or rear
- "A backward view"
- synonym:
- backward
1. Yönlendirilmiş veya arkaya veya arkaya doğru bakacak şekilde
- "Geriye dönük bir görünüm"
- eşanlamlı:
- geriye
2. (used of temperament or behavior) marked by a retiring nature
- "A backward lover"
- synonym:
- backward
2. (tapınak veya davranıştan yararlanılarak) emekli bir doğa ile işaretlenmiştir
- "Geriye dönük bir aşık"
- eşanlamlı:
- geriye
3. Retarded in intellectual development
- synonym:
- backward ,
- half-witted ,
- slow-witted ,
- feebleminded
3. Entelektüel gelişimde gecikmeli
- eşanlamlı:
- geriye ,
- yarım akıllı ,
- kalın kafalı ,
- kuş beyinli
4. Having made less than normal progress
- "An economically backward country"
- synonym:
- backward
4. Normalden daha az ilerleme kaydetmiş olmak
- "Ekonomik olarak geri kalmış bir ülke"
- eşanlamlı:
- geriye
adverb
1. At or to or toward the back or rear
- "He moved back"
- "Tripped when he stepped backward"
- "She looked rearward out the window of the car"
- synonym:
- back ,
- backward ,
- backwards ,
- rearward ,
- rearwards
1. Arkada veya arkada veya arkaya doğru veya arkaya doğru
- "Geri taşındı" dedi"
- "Geriye adım attığında tuzağa düştü"
- "Arabanın penceresinden arkaya doğru baktı"
- eşanlamlı:
- geriye ,
- geri ,
- arkaya
2. In a manner or order or direction the reverse of normal
- "It's easy to get the `i' and the `e' backward in words like `seize' and `siege'"
- "The child put her jersey on backward"
- synonym:
- backward ,
- backwards
2. Bir şekilde, düzende veya yönde normalin tersi
- "`seize' ve `siège' gibi kelimelerle `ya' ve `ya'yı geri almak kolaydır'"
- "Çocuk formasını geriye koydu"
- eşanlamlı:
- geriye
3. In or to or toward a past time
- "Set the clocks back an hour"
- "Never look back"
- "Lovers of the past looking fondly backward"
- synonym:
- back ,
- backward
3. Geçmiş zamanda veya geçmişe doğru
- "Saatleri bir saat geri al"
- "Asla arkana bakma"
- "Geçmişin sevenleri sevgiyle geriye bakıyor"
- eşanlamlı:
- geriye
Examples of using
Tom took a step backward.
Tom geriye doğru bir adım attı.
She is backward in expressing her opinion.
O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
He bent over backward to please his wife.
Karısını memnun etmek için her türlü çabayı gösterdi.