Translation meaning & definition of the word "arouse" into Turkish language
Türk diline "varlık" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Arouse
[Canlandırmak]/əraʊz/
verb
1. Call forth (emotions, feelings, and responses)
- "Arouse pity"
- "Raise a smile"
- "Evoke sympathy"
- synonym:
- arouse ,
- elicit ,
- enkindle ,
- kindle ,
- evoke ,
- fire ,
- raise ,
- provoke
1. Çağrı (duygular, duygular ve tepkiler)
- "Acıma duygusu"
- "Gülümseme kaldır" dediler"
- "Sempati uyandır"
- eşanlamlı:
- canlandırmak ,
- çıkarmak ,
- tutuşturmak ,
- yanmak ,
- anımsatmak ,
- ateş ,
- yükseltmek ,
- kışkırtmak
2. Stop sleeping
- "She woke up to the sound of the alarm clock"
- synonym:
- wake up ,
- awake ,
- arouse ,
- awaken ,
- wake ,
- come alive ,
- waken
2. Uyumayı kes
- "Çalar saatin sesine uyandı"
- eşanlamlı:
- uyanmak ,
- uyanık ,
- canlandırmak ,
- uyandırmak ,
- canlanmak
3. Summon into action or bring into existence, often as if by magic
- "Raise the specter of unemployment"
- "He conjured wild birds in the air"
- "Call down the spirits from the mountain"
- synonym:
- raise ,
- conjure ,
- conjure up ,
- invoke ,
- evoke ,
- stir ,
- call down ,
- arouse ,
- bring up ,
- put forward ,
- call forth
3. Harekete geçin ya da genellikle sihirle sanki ortaya çıkın
- "İşsizlik hayaletini yükseltin"
- "Havadaki yabani kuşları büyüledi"
- "Dinleri dağdan çağır"
- eşanlamlı:
- yükseltmek ,
- büyülemek ,
- büyü yapmak ,
- çağırmak ,
- anımsatmak ,
- karıştırmak ,
- azarlamak ,
- canlandırmak ,
- kaldırmak ,
- öne sürmek ,
- yol açmak
4. Cause to be alert and energetic
- "Coffee and tea stimulate me"
- "This herbal infusion doesn't stimulate"
- synonym:
- stimulate ,
- arouse ,
- brace ,
- energize ,
- energise ,
- perk up
4. Çünkü uyanık ve enerjik olmak
- "Kahve ve çay beni teşvik ediyor"
- "Bu bitkisel infüzyon uyarmaz"
- eşanlamlı:
- teşvik etmek ,
- canlandırmak ,
- bağlamak ,
- enerji vermek ,
- canlanmak
5. Cause to become awake or conscious
- "He was roused by the drunken men in the street"
- "Please wake me at 6 am."
- synonym:
- awaken ,
- wake ,
- waken ,
- rouse ,
- wake up ,
- arouse
5. Uyanık ya da bilinçli olmak
- "Sokaktaki sarhoş adamlar tarafından tahrik edildi"
- "Lütfen beni sabah 6 da uyandır."
- eşanlamlı:
- uyandırmak ,
- uyanmak ,
- çalkalamak ,
- canlandırmak
6. To begin moving, "as the thunder started the sleeping children began to stir"
- synonym:
- arouse ,
- stir
6. Hareket etmeye başlamak için, "gök gürültüsü başladığında uyuyan çocuklar karışmaya başladı"
- eşanlamlı:
- canlandırmak ,
- karıştırmak
7. Stimulate sexually
- "This movie usually arouses the male audience"
- synonym:
- arouse ,
- sex ,
- excite ,
- turn on ,
- wind up
7. Cinsel olarak uyarmak
- "Bu film genellikle erkek izleyiciyi uyandırıyor"
- eşanlamlı:
- canlandırmak ,
- seks ,
- heyecanlandırmak ,
- açmak ,
- sona ermek
Examples of using
Don't arouse him from his sleep!
Onu uykusundan uyandırmayın.