Translation meaning & definition of the word "argue" into Turkish language

verb

1. Present reasons and arguments

synonym:
• argue
,
• reason

1. Mevcut nedenler ve argümanlar

eşanlamlı:
• tartışmak
,
• sebep

2. Have an argument about something

synonym:
• argue
,
• contend
,
• debate
,
• fence

2. Bir şey hakkında tartışın

eşanlamlı:
• tartışmak
,
• yarışmak
,
• tartışma
,
• çit

3. Give evidence of

• "The evidence argues for your claim"

• "The results indicate the need for more work"

synonym:
• argue
,
• indicate

3. Kanıt göstermek

• "Kanıtlar iddianızı savunuyor"

• "Sonuçlar daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor"

eşanlamlı:
• tartışmak
,
• işaret etmek

Examples of using

Tom had no desire to argue with Mary.

Tom'un Mary ile tartışma arzusu yoktu.

I don't want to argue with you.

Seninle tartışmak istemiyorum.

I do not want to argue with you.

Seninle tartışmak istemiyorum.

I never argue with people like Tom.

Tom gibi insanlarla asla tartışmam.

I'm not going to argue with Tom.

Tom'la tartışmayacağım.

Tom didn't bother to argue.

Tom tartışma zahmetine girmedi.

Don't argue with me.

Benimle tartışma.

Please don't argue.

Lütfen tartışma.

I didn't argue.

Ben tartışmadım.

Tom won't argue.

Tom tartışmayacak.

You argue with us.

Bizimle tartışıyorsun.

Why did they argue?

Onlar niçin tartıştılar?

Every time they talk, they argue.

Her konuştuklarında tartışırlar.

Tom loves to argue with people.

Tom insanlarla tartışmayı sever.

Tom and Mary argue with each other all the time.

Tom ve Mary birbirleri ile her zaman tartışırlar.

Tom certainly likes to argue.

Tom kesinlikle tartışmayı sever.

Tom doesn't want to argue with Mary.

Tom Mary ile tartışmak istemiyor.

Tom doesn't want to argue with you.

Tom sizinle tartışmak istemiyor.

You aren't really going to argue with Tom, are you?

Tom ile gerçekten tartışmayacaksın, değil mi?

Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.

Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.