Tom loves architecture more than anything else in the world.
Tom mimariyi dünyadaki her şeyden daha çok seviyor.
Tom loves architecture.
Tom mimariyi seviyor.
Tom is majoring in architecture.
Tom mimarlık alanında uzmanlaşıyor.
Foreign countries have beautiful architecture.
Yabancı ülkeler güzel mimariye sahip.
Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı, binalarının mimarisinde görülebilecek stil çeşitliliğinde yatmaktadır.
I was deeply impressed by Roman architecture.
Roma mimarisinden derinden etkilendim.
There was a problem with the architecture of that company's new computer. They're going through a recall frenzy right now.
O şirketin yeni bilgisayarının mimarisinde bir sorun vardı. Şu anda geri çağırma çılgınlığı yaşıyorlar.
Rome is famous for its ancient architecture.
Roma antik mimarisiyle ünlüdür.
Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
İster edebiyat, ister müzik, ister resim, mimari ya da başka bir şey olsun, her insanın eseri her zaman kendisinin bir portresidir.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.