Translation meaning & definition of the word "apology" into Turkish language

noun

1. An expression of regret at having caused trouble for someone

• "He wrote a letter of apology to the hostess"

synonym:
• apology

1. Birisi için sorun yarattığı için pişmanlık ifadesi

• "Ev sahibesine bir özür mektubu yazdı"

eşanlamlı:
• özür

2. A formal written defense of something you believe in strongly

synonym:
• apology
,
• apologia

2. Güçlü bir şekilde inandığınız bir şeyin resmi yazılı savunması

eşanlamlı:
• özür

3. A poor example

• "It was an apology for a meal"

• "A poor excuse for an automobile"

synonym:
• apology
,
• excuse

3. Kötü bir örnek

• "Bu bir yemek için özürdü"

• "Bir otomobil için kötü bir bahane"

eşanlamlı:
• özür

Examples of using

Tom didn't accept my apology.

Tom özrümü kabul etmedi.

We owe you an apology.

Size bir özür borçluyuz.

We owe you an apology.

Sana bir özür borçluyuz.

Tom, I owe you an apology.

Tom, sana bir özür borçluyum.

I really owe you an apology.

Sana gerçekten bir özür borçluyum.

I owe you a sincere apology.

Sana yürekten bir özür borçluyum.

I owe you a big apology.

Sana büyük bir özür borçluyum.

I may owe you an apology.

Sana bir özür borçlu olabilirim.

I owe you an apology.

Sana bir özür borçluyum.

Tom accepted the apology.

Tom özürü kabul etti.

Tom owes Mary an apology.

Tom Mary'ye bir özür borçludur.

Tom certainly owes Mary an apology.

Tom kesinlikle Mary'ye bir özür borçlu.

Tom said that Mary had to submit a written apology.

Tom Mary'nin yazılı bir özür sunmak zorunda olduğunu söyledi.

Tom wasn't in the mood to accept Mary's apology.

Tom Mary'nin özürünü kabul edecek durumda değildi.

Tom didn't accept Mary's apology.

Tom Mary'nin özrünü kabul etmedi.

She confronted him and demanded an apology.

O, onunla yüz yüze geldi ve bir özür talep etti.

President Wilson accepted Germany's apology.

Başkan Wilson Almanya'nın özrünü kabul etti.

I don't want an apology. I want an explanation.

Ben bir özür istemiyorum. Ben bir açıklama istiyorum.

He made an apology to us for being late.

Geç kaldığı için bizden özür diledi.

He made an apology.

O bir özür diledi.