Translation meaning & definition of the word "anyway" into Turkish language

adverb

1. Used to indicate that a statement explains or supports a previous statement

• "Anyhow, he is dead now"

• "I think they're asleep

• Anyhow, they're quiet"

• "I don't know what happened to it

• Anyway, it's gone"

• "Anyway, there is another factor to consider"

• "I don't know how it started

• In any case, there was a brief scuffle"

• "In any event, the government faced a serious protest"

• "But at any rate he got a knighthood for it"

synonym:
• anyhow
,
• anyway
,
• anyways
,
• in any case
,
• at any rate
,
• in any event

1. Bir ifadenin önceki bir ifadeyi açıkladığını veya desteklediğini belirtmek için kullanılır

• "Nasıl olsa, o şimdi öldü"

• "Sanırım onlar uyuyorlar

• Her neyse, sessizler"

• "Buna ne olduğunu bilmiyorum

• Her neyse, gitti"

• "Her neyse, göz önünde bulundurulması gereken başka bir faktör var"

• "Nasıl başladığını bilmiyorum

• Her halükarda, kısa bir karışıklık oldu"

• "Her halükarda hükümet ciddi bir protesto ile karşı karşıya kaldı"

• "Ama her halükarda bunun için şövalyelik aldı"

eşanlamlı:
• nasıl olsa
,
• her neyse
,
• nasıl olursa olsun
,
• ne olursa olsun

2. In any way whatsoever

• "They came anyhow they could"

• "Get it done anyway you can"

synonym:
• anyhow
,
• anyway

2. Herhangi bir şekilde

• "Nasıl olsa gelebildiler"

• "Yapabileceğin şekilde hallet"

eşanlamlı:
• nasıl olsa
,
• her neyse

Examples of using

Just who are you anyway?

Her neyse sadece sen kimsin?

"Wouldn't you like to learn a foreign language?" — "Who cares? These days, everyone speaks English anyway!"

“Yabancı bir dil öğrenmek istemez misin?” — “Boş versene. Bugünlerde nasıl olsa herkes İngilizce konuşuyor!”

I'm not hungry anyway.

Ben zaten aç değilim.

I wasn't very hungry anyway.

Nasıl olsa çok aç değildim.

It's raining, but we'll go anyway.

Yağmur yağıyor ama herhangi bir şekilde gideceğiz.

I didn't want to go anyway.

Ne olursa olsun gitmek istemedim.

Tom didn't feel very well, but he went to work anyway.

Tom çok iyi hissetmiyordu ama yine de işe gitti.

Tom didn't like it, but he bought it anyway.

Tom ondan hoşlanmadı ama yinede onu satın aldı.

I don't really like Tom anyway.

Tom'dan artık gerçekten hoşlanmıyorum.

I did it anyway.

Bir şekilde yaptım.

I did it anyway.

Gene de yaptım.

Who cares anyway?

Zaten kimin umurunda?

I'll go anyway.

Yine de gideceğim.

Do it anyway.

Onu bir şekilde yap.

I don't feel like it anyway!

Zaten canım istemiyor!

I never liked that one anyway.

Zaten ondan asla hoşlanmadım.

Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.

Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.

Tom didn't feel well, but he went to work anyway.

Tom iyi hissetmiyordu ama yine de işe gitti.