Tom motioned for Mary to answer.
Tom Mary'ye cevap vermesini işaret etti.
Tom knocked on the door, but there was no answer.
Tom kapıyı çaldı ama cevap yoktu.
Tom is the only one who would know the answer to that question.
Tom o sorunun cevabını bilecek tek kişi.
Tom didn't answer the phone.
Tom telefona cevap vermedi.
Tom didn't answer my question.
Tom soruma cevap vermedi.
Tom couldn't answer their questions.
Tom onların sorularını cevaplayamadı.
Tom couldn't answer Mary's questions.
Tom Mary'nin sorularına cevap veremedi.
Tom came up with an answer to our problem.
Tom sorunumuza bir cevap buldu.
Tom asked Mary some stupid questions that she refused to answer.
Tom Mary'ye cevaplamayı reddettiği bazı aptalca sorular sordu.
He handed in his answer sheet.
Cevap kağıdını verdi.
Does that answer satisfy you?
O cevap seni tatmin ediyor mu?
Tom asked me a lot of questions that I couldn't answer.
Tom bana cevaplayamadığım bir sürü soru sordu.
Ask me as many questions as you like. I'll try to answer them all.
Bana istediğin kadar soru sor. Hepsine cevap vermeye çalışacağım.
Even though his phone was obviously ringing, Tom left it on the table and didn't answer it.
Telefonu açıkça çalıyor olsa da Tom onu masanın üzerine bıraktı ve cevap vermedi.
Tom was unable to answer.
Tom cevap veremedi.
Tom thinks he might have the answer.
Tom cevaba sahip olabileceğini düşünüyor.
Tom seemed satisfied with Mary's answer.
Tom Mary'nin cevabından memnun görünüyordu.
You don't have to answer all of the questions.
Soruların hepsine cevap vermek zorunda değilsiniz.
You don't have to answer all of the questions.
Soruların hepsine cevap vermek zorunda değilsiniz.
You don't have to answer that question.
O soruya cevap vermek zorunda değilsin.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.