Translation meaning & definition of the word "amazed" into Turkish language

adjective

1. Filled with the emotional impact of overwhelming surprise or shock

• "An amazed audience gave the magician a standing ovation"

• "I stood enthralled, astonished by the vastness and majesty of the cathedral"

• "Astounded viewers wept at the pictures from the oklahoma city bombing"

• "Stood in stunned silence"

• "Stunned scientists found not one but at least three viruses"

synonym:
• amazed
,
• astonied
,
• astonished
,
• astounded
,
• stunned

1. Ezici sürpriz veya şokun duygusal etkisi ile dolu

• "Şaşırmış bir seyirci sihirbaza ayakta alkışladı"

• "Kahramanın enginliği ve ihtişamı karşısında şaşırarak büyülenmiştim"

• "Takip edilen izleyiciler oklahoma city bombalamasının fotoğraflarında ağladılar"

• "Boktan bir sessizlik içinde ayakta"

• "Unutulan bilim insanları bir değil en az üç virüs buldu"

eşanlamlı:
• şaşırmış
,
• afallamış
,
• afallanmış

Examples of using

I was amazed at Tom's fluency in French.

Tom'un Fransızcadaki akıcılığına şaşırdım.

I'm amazed at Tom's rapid progress in French.

Tom'un Fransızcadaki hızlı gelişmesine şaşırdım.

It amazed me.

Bu beni şaşırttı.

You'd be amazed how often I've seen Tom and Mary hanging out together.

Tom ve Mary'nin birlikte takıldığını ne kadar sık gördüğüme şaşırırdın.

You'd be amazed how long it takes Tom to get ready in the morning.

Abraham'ın sabahları hazırlanmasının ne kadar zaman aldığına şaşırırdın.

You'd be amazed how many times I've told Tom not to do that.

Tom'un onu yapmamasını kaç kez söylediğime şaşırırdın.

You'd be amazed how much beer Tom drinks when he goes out.

Dışarı çıktığında Tom'un ne kadar çok bira içtiğine şaşırırdın.

You'd be amazed how much time Tom spends playing games.

Tom'un oyun oynayarak ne kadar çok zaman harcadığına şaşırırdın.

You'd be amazed how often Tom doesn't do his homework.

Tom'un ne kadar sık ödevini yapmamasına şaşırırdın.

I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.

El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.

I was amazed at the boy's intelligence.

Çocuğun zekasına şaşırdım.

She was amazed to hear the news.

O haberi duyduğuna şaşırdı.

I was amazed that she had drunk all of the wine.

Şarabın hepsini içtiğine şaşırdım.

He was amazed at the news.

O, habere şaşırdı.

He was amazed at the sight.

Gördüğünde şaşırmıştı.

I was amazed to learn I had won.

Kazandığımı öğrendiğimde şaşırdım.

I was amazed at his courage.

Onun cesaretine şaşırdım.

I was amazed at his carelessness.

Onun dikkatsizliğine şaşırdım.

I was amazed by her quick response.

Onun çabuk cevabı tarafından şaşırdım.

I was amazed at his abrupt resignation.

Onun ani istifası beni şaşırttı.