Translation meaning & definition of the word "allowance" into Turkish language
Türk diline "izin" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Allowance
[Tahsisat]noun
1. An amount allowed or granted (as during a given period)
- "Travel allowance"
- "My weekly allowance of two eggs"
- "A child's allowance should not be too generous"
- synonym:
- allowance
1. İzin verilen veya verilen bir miktar (belirli bir süre boyunca olduğu gibi)
- "Seyahat parası"
- "Iki yumurtanın haftalık ödeneği"
- "Bir çocuğun ödeneği çok cömert olmamalıdır"
- eşanlamlı:
- tahsisat
2. A sum granted as reimbursement for expenses
- synonym:
- allowance
2. Masraflar için geri ödeme olarak verilen bir miktar
- eşanlamlı:
- tahsisat
3. An amount added or deducted on the basis of qualifying circumstances
- "An allowance for profit"
- synonym:
- allowance ,
- adjustment
3. Eleme koşullarına göre eklenen veya kesilen bir miktar
- "Kar için ödenek"
- eşanlamlı:
- tahsisat ,
- ayar
4. A permissible difference
- Allowing some freedom to move within limits
- synonym:
- allowance ,
- leeway ,
- margin ,
- tolerance
4. İzin verilen bir fark
- Bazı özgürlüklerin sınırlar içinde hareket etmesine izin vermek
- eşanlamlı:
- tahsisat ,
- kuyruk ,
- pay ,
- tolerans
5. A reserve fund created by a charge against profits in order to provide for changes in the value of a company's assets
- synonym:
- valuation reserve ,
- valuation account ,
- allowance ,
- allowance account
5. Bir şirketin varlıklarının değerindeki değişiklikleri sağlamak için karlara karşı bir ücretle oluşturulan bir rezerv fonu
- eşanlamlı:
- değerleme rezervi ,
- değerleme hesabı ,
- tahsisat ,
- ödenek hesabı
6. The act of allowing
- "He objected to the allowance of smoking in the dining room"
- synonym:
- allowance
6. İzin verme eylemi
- "Yemek odasında sigara içmenin ödeneğine itiraz etti"
- eşanlamlı:
- tahsisat
verb
1. Put on a fixed allowance, as of food
- synonym:
- allowance
1. Yiyecek olarak sabit bir ödenek koyun
- eşanlamlı:
- tahsisat