Translation meaning & definition of the word "alien" into Turkish language
Türk diline "uzaylı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Alien
[Yabancı]noun
1. A person who comes from a foreign country
- Someone who does not owe allegiance to your country
- synonym:
- foreigner ,
- alien ,
- noncitizen ,
- outlander
1. Yabancı bir ülkeden gelen bir insan
- Ülkenize bağlılığı olmayan biri
- eşanlamlı:
- yabancı ,
- vatandaş olmayan kimse
2. Anyone who does not belong in the environment in which they are found
- synonym:
- stranger ,
- alien ,
- unknown
2. Bulunduğu ortama ait olmayan herkes
- eşanlamlı:
- yabancı ,
- bilinmeyen
3. A form of life assumed to exist outside the earth or its atmosphere
- synonym:
- extraterrestrial being ,
- extraterrestrial ,
- alien
3. Dünya'nın veya atmosferinin dışında var olduğu varsayılan bir yaşam biçimi
- eşanlamlı:
- dünya dışı varlık ,
- dünya dışı ,
- yabancı
verb
1. Transfer property or ownership
- "The will aliened the property to the heirs"
- synonym:
- alien ,
- alienate
1. Mülkiyeti veya mülkiyeti devretmek
- "İrade mülkiyeti mirasçılara yabancılaştırdı"
- eşanlamlı:
- yabancı ,
- yabancılaştırmak
2. Arouse hostility or indifference in where there had formerly been love, affection, or friendliness
- "She alienated her friends when she became fanatically religious"
- synonym:
- estrange ,
- alienate ,
- alien ,
- disaffect
2. Eskiden sevgi, sevgi veya samimiyetin olduğu yerde düşmanlık veya kayıtsızlık uyandırın
- "Fantatik olarak dindar olduğunda arkadaşlarını yabancılaştırdı"
- eşanlamlı:
- yabancılaştırmak ,
- yabancı ,
- hoşnutsuzluk
adjective
1. Not contained in or deriving from the essential nature of something
- "An economic theory alien to the spirit of capitalism"
- "The mysticism so foreign to the french mind and temper"
- "Jealousy is foreign to her nature"
- synonym:
- alien ,
- foreign
1. Bir şeyin temel doğasında yer almayan veya türetmeyen
- "Kapitalizmin ruhuna yabancı bir ekonomi teorisi"
- "Mistisizm, fransız zihnine ve öfkesine çok yabancıdır"
- "Kıskançlık onun doğasına yabancıdır"
- eşanlamlı:
- yabancı
2. Being or from or characteristic of another place or part of the world
- "Alien customs"
- "Exotic plants in a greenhouse"
- "Exotic cuisine"
- synonym:
- alien ,
- exotic
2. Başka bir yerin veya dünyanın bir kısmının varlığı veya özelliği
- "Uzaylı gümrük"
- "Bir serada egzotik bitkiler"
- "Egzotik mutfağı"
- eşanlamlı:
- yabancı ,
- egzotik