Translation meaning & definition of the word "affected" into Turkish language

adjective

1. Acted upon

• Influenced

synonym:
• affected

1. Göre davrandı

• Etkilemek

eşanlamlı:
• etkilenmiş

2. Speaking or behaving in an artificial way to make an impression

synonym:
• affected
,
• unnatural

2. Bir izlenim yaratmak için yapay bir şekilde konuşmak veya davranmak

eşanlamlı:
• etkilenmiş
,
• doğal olmayan

3. Being excited or provoked to the expression of an emotion

• "Too moved to speak"

• "Very touched by the stranger's kindness"

synonym:
• moved(p)
,
• affected
,
• stirred
,
• touched

3. Bir duygunun ifadesine heyecanlanmak veya kışkırtılmak

• "Konuşmak için çok hareket etti"

• "Yabancının nezaketinden çok etkilendim"

eşanlamlı:
• taşınmış(p)
,
• etkilenmiş
,
• karışmış
,
• müteessir

Examples of using

The Cold War also affected the Middle East.

Soğuk Savaş aynı zamanda Orta Doğuyu da etkiledi.

The tragic mistake affected many people.

Trajik hata birçok kişiyi etkiledi.

Tom's kindness affected her.

Tom'un nazikliği onu etkiledi.

The bad weather affected his health.

Kötü hava sağlığını etkiledi.

He affected not to hear me.

Beni duymamış numarası yaptı.

The tax increases affected our lives greatly.

Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.

I was affected by the summer heat.

Yaz sıcağından etkilendim.

His speech deeply affected the audience.

Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

The audience was deeply affected.

İzleyici derinden etkilendi.

I was deeply affected by his speech.

Onun konuşması tarafından derinden etkilendim.

The strike affected the nation's economy.

Grev ülkenin ekonomisini etkiledi.

The speech deeply affected the audience.

Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.

The climate affected his health.

İklim onun sağlığını etkiledi.

The event affected his future.

Olay onun geleceğini etkiledi.

The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.

Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.

Most living creatures in the sea are affected by pollution.

Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.

Smoking has affected his health.

Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.

The cold climate affected his health.

Soğuk iklim onun sağlığını etkiledi.

Worry affected his health.

Endişe onun sağlığını etkiledi.

Smoking has affected his lungs.

Sigara içmek ciğerlerine zarar verdi.